Bedir Savaşı’nı Takip Eden Seferler
Bedir’deki zafer, Medine’deki yeni İslam devleti için belirleyici bir dönüm noktası oldu. Temelleri artık sağlamdı, otoritesi tanınıyor ve etkisi tüm bölgede hissediliyordu. İslam hızla yayılırken, neredeyse her gün yeni takipçiler saflarına katılıyordu. Ancak bu yükseliş, düşman kabileler ve komplocu gruplar arasında derin bir huzursuzluk uyandırdı; onlar, Medine’nin artan gücünü kendi nüfuzlarına bir tehdit olarak görüyorlardı.
Rahat bulamadılar. Fısıltılarla komplolar kuruldu, gizlilik içinde ittifaklar yapıldı ve Peygamber’in toplumunu istikrarsızlaştırmak için planlar hazırlandı. Ancak Yüce Allah, planlarını Rasulü’ne (s) bildirmeye devam etti ve İslami liderliğin her yıkım girişiminin önüne geçmesini sağladı. Bedir’i takip eden aylarda, birkaç küçük sefer gerçekleşti. Bunlardan ikisi özellikle önem taşımaktadır.
1. Beni Süleym Kabilesine Karşı Kudr Seferi
Gatafan birliğiyle ittifak halindeki Beni Süleym kabilesi, Medine’ye beklenmedik bir saldırı düzenleme niyetiyle toplanmıştı. Müslümanların Bedir’den dönüşünden henüz bir hafta bile geçmemişti ve düşman, onların halen savaşın yorgunluğu içinde olduğunu varsayıyordu. Hızlı ve yıkıcı bir saldırı için uygun anın geldiğine inanıyorlardı.
Komplo haberi, Peygamber’e (s) ulaştığında, tereddüt etmeden harekete geçti. İki yüz sahabesiyle birlikte, düşman kuvvetlerinin toplandığı Kudr bölgesine doğru ilerledi. Müslüman ordusunun ani hareketi, Beni Süleym’i şaşkına çevirdi. Onlarla yüzleşme cesaretini bulamayarak çevredeki tepelere kaçtılar ve geri çekilirlerinde beş yüz deveyi terk ettiler.
Ganimetten Peygamber (s) beşte birini (humus) devlet için ayırdı ve geri kalanını Mücahidler arasında dağıtarak her savaşçıya iki deve verdi. Medine’ye dönmeden önce Kudr’da üç gün kaldı. Yokluğu sırasında şehrin işleri Siba’ b. Urfuta veya Abdullah b. Ümmü Mektum’a emanet edildi.
2. Sevik Seferi
Ebu Süfyan, Bedir’deki kayıplarının öfkesiyle hala yanıp tutuşuyordu ve Allah’ın Rasulü (s) ile savaşıncaya kadar cünüplükten temizlenmeyeceğine yemin etti. İntikam hırsıyla yanarak iki yüz atlı topladı ve Medine’ye doğru ilerledi.
Şehrin yaklaşık on iki mil uzağında, Neyb Dağı’nın eteğinde durdu fakat doğrudan bir saldırı başlatmaya cesaret edemedi. Bunun yerine, ahaliyi korkutacak bir gece baskını planladı. Karanlığın örtüsü altında Ebu Süfyan, Yahudi kabilesi Beni Nadir’in liderlerinden Sellam b. Mişkem’i ziyaret etti. Orada şarap içtiler ve saldırı planlarını kurdular. Kısa süre sonra Ebu Süfyan ve adamları, iki Müslümanı öldürdükleri, birkaç hurma ağacını yaktıkları ve diğerlerini kestikleri Ureyd adlı bir bölgeye sızdılar, ardından çöle kaçtılar.
Peygamber’e (s) saldırı haberi ulaştığında, derhal iki yüz muhacirle takibe çıktı ve düşmanı Karkaratü’l-Kudr’a kadar takip etti. Ancak Ebu Süfyan ve adamları kaçmayı başardı. Bu sefer Hicret’in ikinci yılında, Bedir Savaşı’ndan yaklaşık iki ay sonra, Zilhicce ayında gerçekleşti. Peygamber’in yokluğunda, Medine’nin idaresini yönetmek üzere Ebu Lübabe görevlendirildi.
“Sevik Seferi” İsminin Ardındaki Anlam
Acele geri çekilme sırasında, Ebu Süfyan ve adamları, takip baskısı altında daha hızlı hareket edebilmek umuduyla, erzak olarak getirdikleri kavrulmuş arpa ve buğday unu (sevik) çuvallarını attılar. Müslümanlar daha sonra bu malzemeleri topladı ve Medine’ye geri getirdi. Bu ayrıntıdan dolayı, bu karşılaşma “Un Seferi” anlamına gelen Gazvetü’s-Sevik olarak bilinmeye başlandı.
















































