Tarihin Sayfalarından: Osmanlı Hilafeti Bölüm 26

Haris Ubeyde

Sultan II. Mehmed, tarihte Fatih Sultan Mehmed olarak hatırlanır. H. 833 (M. 1429) yılında doğdu ve H. 886 (M. 1481) yılında vefat etti. Osmanlı hanedanının yedinci hükümdarı olarak el-Fatih (Fetheden) ve Ebu’l-Hayrat (Hayırların Babası) unvanlarıyla onurlandırıldı. Saltanatı yaklaşık otuz yıl sürdü ve İslam dünyasında kalıcı bir iz bıraktı.

Onun hükümdarlık yılları, İslam’a refah, zafer ve mükerreren itibar getirdi. Yirmi iki yaşında, babasının vefatının ardından, 6 Muharrem 855 (18 Şubat 1451) tarihinde tahta çıktı. Onu tanıyanlar, hem asil karakterini hem de adaletle gücü dengeleme yeteneğini övdüler.

Mehmed, gençliğinde bile ilim peşindeki tutkusuyla yaşıtlarından ayrılıyordu. Umera Medresesi’nde (Şehzadeler Okulu) eğitim gördü ve çeşitli bilim dallarında uzmanlaştı. Yabancı dillere hakimiyeti ve tarihe olan derin sevgisi, sonraki yıllarda bir hükümdar olarak vizyonunu şekillendirdi ve bir komutan olarak becerilerini keskinleştirdi. İşte bu bilgi ve liderlik birleşimi, onu İstanbul’u fetheden sultan olarak meşhur etti.

Mehmed, tahta çıktığında, atalarının mirasını devraldı. İlk önceliği, idari kurumları güçlendirerek imparatorluğun temellerini sağlamlaştırmaktı. Mali denetimi sıkılaştırdı, tarım işlerini güvence altına aldı ve israf ile lüks tüketimi sınırlandırdı.

Reformları orduyu da kapsadı. Tüm askeri branşlardaki eksiklikleri düzeltti, hazırlıklı olmayı sürdürmek için ihtiyat birlikleri oluşturdu ve askerlerin maaşlarını artırarak sadakat ve disiplini sağladı. Saray da yeniden düzenlendi; tecrübeli ve yetenekli komutanlar kilit pozisyonlara atandı. Onların çabaları, Osmanlı gücünü pekiştirmede ve genişletmede belirleyici oldu.

İç istikrarı sağladıktan sonra Mehmed, dikkatini dışarıya çevirdi. Gözleri, fethedip İslam’ın yayılmasına açmayı hedeflediği Hristiyan topraklarına döndü. Zaman ondan yanaydı. Bir zamanlar güçlü bir devlet olan Bizans İmparatorluğu, o dönemde zayıflamıştı. Yolsuzluk gücünü içten çürütmüş, diğer Avrupa güçleriyle rekabetler etkisini azaltmış ve iç bölünmeler savunmasız bırakmıştı. Mehmed, bu zafiyeti fark etti ve vizyonu ile kararlılığıyla kesin darbeyi vurmak için hazırlandı.

Exit mobile version