Haricîler, İslam’ın ilk dönemlerinde ortaya çıkan sapkın bir mezhepti. Tarihsel olarak, farklı zamanlarda ve bölgelerde tekrar ortaya çıkmışlar ve sürekli olarak ideolojik aşırılık ve şiddet örüntüsü sergilemişlerdir. Onların ayırt edici özellikleri arasında İslam’ın gerçek öğretilerinden sapma, dini ilkelerin çarpıtılması ve diğer Müslümanları tekfir etme ve öldürme konusunda takıntılı bir eğilim yer almaktadır.
Çok sayıda hadis, Haricîlerin tehdidini ele almış ve hadiste onlar “Cehennemin köpekleri” olarak etiketlenmiş ve yıkıcı doğaları nedeniyle yeryüzünün en şerlileri olarak belirtilmişlerdir.
IŞİD’in işlediği iğrenç suçları ve vahşeti inceleyip hadislerde anlatılan özelliklerle karşılaştırdığımızda, IŞİD’in çağımızın Haricilerini temsil ettiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Onların inançları ve eylemleri açıkça aynı barbar ve yanlış yönlendirilmiş ideolojiyi yansıtmakta ve onlara direnmeyi ve onlarla yüzleşmeyi dini bir zorunluluk haline getirmektedir.
Bu örgüte biat etmenin geçersiz ve caiz olmayan bir eylem olduğu vurgulanmalıdır. Aksi iddialarına rağmen, IŞİD Şeriat’ın gözünde meşru bir devlet değildir. Kendilerini “İslam Devleti” olarak ilan etmeleri bir aldatmacadır ve kendilerini İslam ile ilişkilendirme girişimleri tamamen batıldır. Gerçekte İslam diniyle hiçbir bağlantıları yoktur.
IŞİD, İslam’ın adını kullanmakta ve kolay etkilenebilir gençleri cezbetmek ve Çin’den Atlanta’ya kadar dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları, kişisel hırslarının gerçekleşeceği ideal bir devlete dair hayali bir vizyonu teşvik ederek yanlış yönlendirmek için cihad kavramını çarpıtmaktadır. Ancak bu takipçiler onların misyonlarının başarılı olacağına gerçekten inanıyor mudur?
Kesinlikle hayır. Onların görüşleri sahte kehanetlere ve yanılgılara dayanmaktadır. Terör ve baskı eylemleriyle galip geleceklerini hayal ederler. Onların bu yanılgısı da dünya çapındaki vahşetlerine olan coşkularını körükler.
Küresel kampanyalarının özünde, asla gerçekleşmesine izin verilmemesi gereken kötü bir amaç yatar; Batı’yı İslam dünyasına karşı kışkırtmak için vahşetlerini batıl bir şekilde meşrulaştırmayı amaçlarlar. Aynı zamanda bilgisiz Müslümanları, yozlaşmış ideolojilerini ve yıkıcı hedeflerini desteklemeleri için kandırmaya çalışırlar. Bu ikili strateji IŞİD’i yalnızca siyasi bir tehdit değil, İslam Ümmeti için manevi ve ahlaki bir kriz haline getirir.















































