Bu inişli çıkışlı yazı dizisi devam ederken, dikkatimizi IŞİD’in Irak’ta işlediği amansız ihanetlere ve rafizilerin Mezopotamya topraklarında Ehl-i Sünnet’e verdiği büyük zarara çeviriyoruz.
IŞİD’in Irak’taki ihanetinin sonuçları hayal gücünün ötesindeydi ve kelimelerin zor ifade edebileceği bir yıkıma yol açtı.
IŞİD’in ihaneti yalnızca Irak halkı için bir felaket değil, aynı zamanda uzun süredir baskıya, yabancı işgale ve yozlaşmış rejimlere karşı cihad yürüten Sünni Mücahidlere karşı da hesaplanmış ve yıkıcı bir saldırıydı. Halifelik kurma yalanına sığınan IŞİD, Ehl-i Sünnet ve gerçek cihad hareketlerine şu zararları verdi:
1. Sünni Mücahidlerin Birliğini Sabote Etmek
IŞİD’in ortaya çıkmasından önce, Ceyşu’l Mucahidin, Ensaru’l İslam gibi birçok Sünni grup, merkezi Irak hükümetine ve yabancı işgalcilere karşı aktif olarak direnişte bulunuyordu. Ancak IŞİD, bu grupları mürted ve düşman olarak etiketledi, onları aforoz etti ve üyelerinin çoğunu sistematik olarak katletti veya sürgün etti.
Bu uzlaşmaz ve dışlayıcı yaklaşım, Ehl-i Sünnet’in birliğini parçaladı ve onları hem iç parçalanmaya hem de dış saldırılara karşı savunmasız bıraktı.
2. Ehl-i Sünnet’in Baskı Altına Alınması İçin Bahane Sağlamak
IŞİD, aşırı şiddet eylemleriyle -kamuya açık infazlar, cami ve kabirlerin yıkılması ve azınlıklara karşı işlenen suçlar dahil- uluslararası arenada Müslümanların imajını kasıtlı olarak zedeledi. Bu eylemler, bölgesel hükümetlere ve yabancı güçlere “terörle mücadele” bahanesiyle Sünni çoğunluklu bölgeleri bombalamak ve işgal etmek için uygun bir gerekçe sağladı.
3. Sünni Topraklar Üzerindeki Zalim Egemenlik
IŞİD Musul, Felluce, Ramadi ve Tikrit gibi büyük Sünni şehirlerinin kontrolünü ele geçirerek geniş toprakları yönetimi altına aldı. Ancak bu kontrol, halkın hizmeti veya refahı için değil, gerçek İslam’ın ilkelerine hiç benzemeyen baskıcı ve acımasız bir rejimi uygulamak için kullanıldı. IŞİD’in ideolojisine karşı çıkan sayısız Sünni alim, kabile lideri ve sivil vatandaş idama, işkenceye veya yerinden edilmeye maruz kaldı.
4. Gerçek Cihadın Meşruluğunun Zayıflatılması
IŞİD’in vahşeti ve fanatizmi, hem bölge içinde hem de daha geniş Müslüman dünyasında birçok kişinin dini sloganlara şüphe ve küçümsemeyle bakmasına yol açtı. IŞİD, cihad, halifelik, emr bil-ma‘ruf (iyiliği emretme) ve nehyi anil-munker (kötülüğü yasaklama) gibi kutsal İslam ilkelerini çarpıttı ve bunları zorlama, tiranlık ve toplu katliam araçları olarak lanse etti.
5. İran ve Batı’nın Genişlemesini Kolaylaştırma
IŞİD, İran’a karşı yüksek sesle düşmanlık ilan etmesine rağmen, pratikte İran etkisinin Irak ve Suriye’de daha da yayılmasına izin veren koşullar oluşturdu. IŞİD korkusuyla birçok bölge İran destekli milislerin eline geçti. Üstelik ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon, IŞİD’e karşı yürütülen harekâtı, bölgeye büyük çaplı yabancı güçlerin yeniden girmesinin bahanesi olarak kullanarak jeopolitik manzarayı daha da karmaşık hale getirdi.