Dehşete çağıran kimliği bilmek
Hayatın muazzam teknolojik ilerlemeyle ve ahlaki üstünlük iddialarıyla resmedildiği bir dünyada, birdenbire kadim vahşetin rahatsız edici bir gölgesi belirir. Bu gölge, eski tip savaşçılarda değil; bilakis, hilafet sancağını taşıyan ve kan yayan eğitimli bireylerde tecessüm eder.
DAEŞ, bu yabancı ve dehşet verici grup, yalnızca yirmi birinci yüzyılın terör örgütü değildir; bilakis, dini ideolojiler kisvesine bürünmüş, kadim şiddetin yeni bir tezahürüdür.
Bu satırlar, vahşete çağıran o geleneklerin, hilafeti hayal eden ve onu masum kanlarla icra edenlerin hikayesidir. Burada en önemli olan, bu şerir grubun köklerini anlamaktır. DAEŞ örgütü boşluktan doğmamıştır; bilakis, belirli tarihi ve fikri şartların ürünüdür; emareleri, kadim İslam tarihinde görülür.
Hariciler, İslam’ın başlangıcında Müslümanları tekfir etmek ve şiddeti meşrulaştırmak için ortaya çıkan o marjinal fraksiyon, bu akidenin ilk belirgin şeklini sunar.
Günümüzde, DAEŞ örgütü aynı mantık üzere devam etmekte fakat modern vasıtalarla. Bu makale, bu tarihi bağlantıyı dakik bir şekilde tahlil etmeyi ve dehşetin zamanla şekil değiştirdiğini fakat tabiatının dün olduğu gibi bugün de vahşi kaldığını göstermeyi hedefler.
Felaketler ve direniş ülkesi olan Afganistan, birdenbire bu tahribatın tezahürleri için ana sahneye dönüştü. Her ne kadar DAEŞ’in somut varlığı bu ülkede bugün belirgin olmasa da onun sebep olduğu yaralar toplumsal dokuda halen tazedir.
Bu acı hakikatleri anlamakla, bu trajedinin acı dolu bölgesel hikayesini sunmaya çalışıyoruz; sakinlerinin çektiği acıları unutmayan ve gelecek için gerekli dersler sunan bir hikaye.
Bu metin sadece tarihi olayları kaydetme teşebbüsü değildir; aynı zamanda şiddet ve aşırılığı daha derinlemesine anlama çabasıdır. İnanıyoruz ki bu trajedinin tekrarlanmasını, bu vahşi akideyi doğru ve kapsamlı bir şekilde tanımak suretiyle önleyebiliriz. Bu makale, eleştirel bir metodoloji ve güvenilir kaynaklara dayanarak, DAEŞ’in çeşitli yönlerini inceler ve nihayetinde bu yıkıcı ideolojilerle yüzleşmek için çözümler sunar.
Bu bağlamda, DAEŞ’in fikri temellerini araştıracak, onun ekonomik ve askeri yapılarını tahlil edecek ve bu grubun gençleri saptırmak için dini duyguları nasıl sömürdüğünü açıklayacağız. Aynı zamanda küresel aktörlerin DAEŞ’in kuruluşu ve yayılışındaki rolüne işaret edecek ve bu durumun karmaşıklıklarını açıklayacağız.
Umuyoruz ki bu çalışma, aşırılıkla mücadelede küçük bir adım olur ve sahih dini düşüncenin ihyasına katkıda bulunur. Bu kitap, acı dolu geçmiş tarihten daha aydınlık, insani ve daha iyi bir gelecek inşa etme hedefiyle, düşünmeye bir davettir.