Yahya Sinvar: İslam Politikaları ve Silahlı Direniş Arenasında Bir Başka Kahraman Şehid

Uzeyr Azzam

#image_title

Filistin, özellikle Gazze’nin adı; şehadet, yaralar, hapis ve yerinden edilme gibi terimlerle derinden ilişkilendirilir. Bu sözcükleri duymak bile dindar Müslümanların yüreklerini üzüntüyle titretir. Buna karşılık Filistinli kardeşleri ve Gazze halkıyla dayanışma içinde olduklarını ifade ederler ve yardım edememelerinin yasını tutarken çaresizlik gözyaşları dökerler.

 

Belki de bu nedenle Hamas’ın bir diğer güçlü lideri Yahya Sinvar’ın şehid edilmesi haberi kimsede şok etkisi oluşturmadı. Siyonist ideolojiye karşı kararlı bir savaşçı olan Sinvar, sürekli suikast ve casusluk ağlarıyla karşı karşıya kaldığı için şehid edildi. Uzun zamandır düşmanın kurşunlarının ve tuzaklarının hedefi olduğu için ölümü zaten kaçınılmaz görünüyordu.

 

Afganistan’da, sosyal medyada sayısız genç, Sinvar’ın şehid edilmesinden dolayı üzüntülerini dile getirdi. Onun onurlu resmini, savaş alanında Siyonist ve işgalci rejime karşı dururken, Hamas’ın tünellerine veya çatışmadan uzak dağlık arazilere sığındığını öne süren tüm söylentilere meydan okuyarak dolaştırdılar.

 

Sinvar (Allah ona rahmet etsin) hakkında daha önce birçok makale yazılmış olsa da, zaman geçtikçe şüphesiz onun için daha da fazla övgü dizilecektir. Ancak onunla ilgili birkaç nokta özellikle önemlidir:

 

1. Mücahidler Arasında Bir Lider:

 

Batı ve İsrail medyası sık sık, Sinvar’ın saldırı korkusuyla Hamas’ın tünellerine çekildiğini bildirirdi. Ancak onun şehadeti bunun aksini kanıtladı. Savaşçı arkadaşlarıyla birlikte cesurca savaştı ve Siyonistlere doğrudan meydan okudu.

 

2. Politikada ve Askeri Stratejide Bir Kahraman:

Bazı medya kuruluşları onu Hamas ve İslam hareketinin karizmatik bir lideri olarak tanımladı. Hamas’ın birçok siyasi stratejisi ve askeri operasyonu onun keskin zekasına atfedildi. İsrail askeri yetkilileri onu müthiş bir düşünür ve stratejik karar alma sürecindeki etkisinden endişe duyan yılmaz bir güç olarak görüyorlardı.

 

Zamanla siyasi ve askeri zekası güçlendi. Eski siyasi lider İsmail Heniye’nin şehid edilmesinin ardından Sinvar, Hamas’ın etrafında birleştiği merkezi figür olarak ortaya çıktı.

 

3. Aksa Tufanı’nın Mimarı:

7 Ekim’de başarıyla gerçekleştirilen bu operasyon, hassasiyeti ve koordinasyonuyla dünyayı hayrete düşürmüştü. Operasyon, sadece İsrail’in güvenlik altyapısını parçalamakla kalmadı, aynı zamanda Amerikan-Avrupa askeri teknolojisiyle donatılmış işgalci güçlerini de tamamen korku ve şoka soktu.

 

4. Hapishanelerin Kahramanı:

Üniversite yıllarında Sinvar, İslami direniş toplantıları düzenledi ve gizli ve açık bir şekilde çeşitli işgal karşıtı faaliyetlerde bulundu. Sonuç olarak dört kez hapse girdi ve yirmi yıldan fazla bir süre hapis yattı. Hastalık ve işkenceye rağmen, İslami inancı sarsılmaz kaldı ve onur ve şerefle yaşadı.

 

5. Şehid Ailesinden Bir Şehid:

Şehid İsmail Heniye gibi Sinvar da Filistin’in kurtuluşu mücadelesinde çok sayıda aile üyesini feda etti. Sonunda o da aynı yolu izledi ve gurur ve onurla hayatına veda etti.

 

6. Liderinin Güvendiği Bir Savaşçı:

Sinvar, genç yaştan itibaren Hamas’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in güvenilir bir yoldaşıydı. Yasin’in himayesinde Sinvar, şehid olana kadar İslami hareketin ilkelerini ve mücadelesini savunan cesur bir savaşçıya dönüştü.

 

Sonunda Sinvar içtenlikle verdiği sözü yerine getirdi; ya Filistin’in kutsal topraklarını İsrail işgalinden kurtarmak ya da bu süreçte şehid olmak.

 

Sözüne sadık kaldı. 1962’de Güney Gazze’deki Han Yunus’taki bir mülteci kampında doğan Sinvar, 62 yıl süren onurlu bir hayat yaşadıktan sonra, yine onurlu bir şekilde ölümle yüzleşti.

 

Sinvar’ın kanının her damlası, günümüz İslam dünyasına, özellikle de komşu Arap ülkelerinin Batı yanlısı ve yozlaşmış liderlerine güçlü bir mesaj iletmektedir. Onlara; Filistin ve Gazze’nin mazlum halkının yanında duramıyorlarsa, hiç değilse sessiz ve itaatkar politikalarıyla düşmana yardım etmekten kaçınmaları gerektiğini hatırlatıyor. Batılı müttefiklerinden Filistinli çocuklar ve şehid anneler adına konuşmaktan çok korkuyorlarsa, o zaman İslami hareketi veya Hamas’ın mücahidlerinin mücadelesini eleştirmek için insan hakları ve demokrasi dilini kullanmaktan bari kaçınmalarını söylüyor.

Exit mobile version