Hariciler: İstihbarat Tarafından Düzenlenen Modern Fitne

Uzer Azzam

#image_title

IŞİD olarak bilinen örgüt, aynı zamanda Harici bir yapılanma olarak da bilinir. Bölgedeki farklı uluslardan bireylerin sakin ve uyumlu yaşamlarını önemli ölçüde bozan eski bir fitnenin çağdaş bir reenkarnasyonunu temsil eder. En zararlı etkisi İslam’a ve onun saygı duyulan sembollerine yöneliktir. Bu kötü niyetli planın arkasındaki temel güç, yalnızca işgalin kapsamını genişletmekle kalmayıp, aynı zamanda bu kiralık katillere İslam’ın gerçek özünü karalatmak için kaynaklar ve bilgiler sağlayan belirli düşmanlarla bölgesel ve küresel güçlerin istihbarat ağlarından beslenir.

Haricilerin karanlık tarihini incelersek, İslam’a ve Şeriat’a sürekli olarak kınanacak şekillerde hakaret ettikleri açıkça ortaya çıkar. Yıllar boyunca İslami liderlere, alimlere ve samimi mücahidlere suikastler gerçekleştirdiler. Ne yazık ki Afganistan da onların eylemlerinden nasibini aldı. Korkakça davranışlarının son örneği, Afganistan’daki Mültecilerden Sorumlu Bakan Halilurrahmân Hakkani’nin suikastidir.

İslam Emirliği’nin kurulmasıyla, Doha Anlaşması’nın Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı kullanılmayacağını belirten maddesinin tam olarak uygulandığı herkes için açıktır. Bu madde sıkı bir şekilde uygulanmaktadır ve bu gerçek yakın zamanda ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü tarafından da doğrulanmıştır.

Buna rağmen bazı gruplar ve düşman ülkeler, İslam Emirliği’ni Afganistan topraklarında Haricilerin varlığına karşı başarısız olmakla suçladılar. (Ki bu fitne zaten bu suçlamayı ortaya atmak için çıkarılıp desteklendi). Bu iddia asılsızdır. Merhum Hakkani’nin cenazesi sırasında, Dışişleri Bakanı Molla Amir Han Muttaki bu gerçeği yeniden teyit etmiş ve “Hariciler son yedi ayda Afganistan’da yedi saldırı gerçekleştirdiler. Bununla birlikte, istihbarat kaynaklarımız bu saldırıların Afganistan içinde koordine edilmediğini, bunun yerine komşu ve bölgesel ülkelerde planlandığını ortaya koymuştur” dedi.

Bakan Muttaki, bölgesel ulusları bu tür iğrenç eylemleri görmezden gelmeyi bırakmaya, bu gruplara üs ve kaynak sağlamaktan kaçınmaya çağırdı ve bu grupların ne Afganistan ne de kendi ülkeleri için iyi olmadığını vurguladı. Bu grupları destekleyenler nihayetinde kışkırttıkları kargaşanın kurbanı olacaklar.

Bakan Muttaki ayrıca küresel ulusların Afgan hükümetinin bu düşmanı ortadan kaldırma ve engelleme konusundaki gerçek çabalarını desteklemesinin önemini vurguladı; “Afganlar hiçbir zaman hiçbir ulusun güvenliği için tehdit oluşturmadı. Haricilerin yıkıcı eylemlerinin kökeni ve planlaması sürekli olarak komşu ve bölgesel ülkelerle ilişkili çıkmaktadır. Bu da diplomatik normların ve ilkelerin ihlalidir” dedi.

İslam Emirliği Sözcüsü Zabihullah Mucahid de, BBC ile yaptığı röportajda Afgan topraklarının hiçbir tarafa karşı kullanılmayacağını vurguladı. Buna göre bölge ülkeleri de Afganistan’ın güvenliğini sağlamak için iyi komşular olarak yapıcı bir rol üstlenmeli.

Zabihullah Mucahid, Bakan Hakkani’nin şehid edilmesiyle ilgili olarak da mücahid bir lideri katletmenin DEAŞ’ın gücünü değil, zayıflığını yansıttığını ifade etti.

Tüm dünya İslam Emirliği’nin modern bir fitne olan Haricilerle mücadele ettiğini kabul etmelidir. Bu kişilerin Afganistan’daki varlığı önemli ölçüde azaldı. Ancak bölgesel ve küresel uluslar Emirlik’in çabalarını tanımak yerine, kendi topraklarında bu paralı katillere barınak ve erzak sağlamaya devam ediyor. Böyle bir ihmalkarlık devam ederse, bu kargaşanın bu uluslara ve sistemlerine geri dönüşü olmayan hata ve dikkatsizliklerinin sonuçlarına boğması uzun sürmeyecektir.

Exit mobile version