Haricîlerin işlediği sayısız büyük günah arasında, özellikle vahim ve İslam öğretilerinden sapmış olduklarının göstergesi olarak şunlar göze çarpmaktadır:
17. Müslümanları Tekfir Etmek:
Tekfir, kişiyi kafir olmakla itham etmek demektir. Haricîler, meşru ve dayanaklı bir İslami temel olmaksızın bir Müslümanları kâfir olarak ilan etmektedir. Bu, Şeriat’ta son derece sakıncalı ve büyük bir suçtur.
Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse kardeşine: “Ey kâfir!” derse, bu söz ikisinden birine döner.”
[Buhari]
Eğer küfürle suçlanan kişi gerçekten kâfir değilse, o zaman bu söz onu diyen kişiye döner.
Hariciler, İslam’da Müslümanlara karşı bu pervasız tekfir uygulamasını başlatan ilk mezhepti. Ali bin Ebi Talib (r.anh)’ın takipçilerini ve hatta birçok asil Sahabeyi dahi kâfir ilan etmişlerdi.
Peygamberimiz (s.a.v.) bu sapkın grup hakkında önceden uyararak şöyle buyurmuştu:
“(Onlar) İslam ehlini öldürür ve putperestleri bırakırlar.”
(Buhari)
Bu hadis, Haricilerin Müslümanları kâfir olarak gördüklerinin ve kanlarının dökülmesini meşrulaştırdıklarının, İslam’ın gerçek düşmanlarını ise es geçtiklerinin açık bir delilidir.
18.Cesetlerin Tahribi:
İslam, insan bedeninin hem hayatta hem de ölümden sonra onurunun korunmasını savunur. Peygamberimiz (s.a.v.), naaşlara zarar verilmesini kesin bir şekilde yasaklayarak müsle gibi adetleri yasaklamıştır.
Bu yasak kulakları, burunları, uzuvları kesmeyi veya ölüye karşı herhangi bir saygısızlığı içerir.
Bu açık emre rağmen, Hariciler sadece Müslümanları haksız yere öldürmekle kalmamış, aynı zamanda ölü bedenlerine de eziyet etmişlerdir. Nehravan Savaşı’ndan sonra, Ali (ra)’ın ordusundan şehidlerin cesetlerini parçalamışlar, bunu da dini duygularından ötürü yaptıklarını iddia etmişlerdir. Ancak gerçekte bu bir barbarlık ve vahşettir ve aynı zamanda İslam hukukunun açık bir ihlalidir.
19. Müslümanların Zekat ve Sadaka Mallarının Çalınması:
Yüce Allâh şöyle buyurmuştur:
“Zekat yalnızca fakirler ve muhtaçlar içindir…”
[Tevbe Suresi, 9:60]
Rasûlullâh (sav) ayrıca şöyle demiştir:
“Bizi aldatan bizden değildir.”
[Müslim]
Bu ilahi rehberliğin aksine, Hariciler ideolojilerine karşı çıkan her Müslümanı kâfir ilan eder, sonuç olarak da bu kişilerin mallarını, zekatlarını, sadakalarını ve hatta kadınlarını ve çocuklarını savaş ganimeti olarak görürlerdi. Bu nedenle de bunları gasp etmeyi kendilerine meşru görürlerdi. Bu davranış, İslam’ın etik ve yasal çerçevesiyle tamamen ters olan, düpedüz ihanet ve zulüm içeren bir davranıştı.
Netice olarak Haricîler, Kur’an ve Sünnet’in ruhundan ve rehberliğinden kopan fanatik ve sapkın bir mezheptir. Metodolojileri aşırılıkçılık, mantıksızlık ve vahşetle damgalanmıştır. Görüşlerinden farklı olan herkesi kâfir olarak damgalayıp, öldürülmelerini meşru görüp, servetlerine el koymaktadırlar. Onların ayırt edici özellikleri arasında şu üç büyük günah vardır; pervasızca tekfir, ölülere saygısızlık ve meşru hayır servetini çalarak ihanet.