Karanlığın Takipçileri. Bölüm 1

Ali Ensar

#image_title

 

Yüce Allâh, bize mukaddes İslam dinini ve Peygamberimiz Muhammed (sav) gibi sevgili bir Peygamberi bahşederek büyük bir lütufta bulunmuştur. Ayrıca bize bir başka büyük şeref daha bahşetmiştir ki o da cihadın kutsal yolu ve yükümlülüğüdür.

Cihad, özellikle damarları İslam sevgisi ve kanıyla dolu olanlar için Allâh’ın en sevimli emirlerinden biridir. Çünkü cihad, Şeriatı uygulamak ve adaleti tesis etmek için en etkili araç olarak hizmet eder.

Ancak tarih boyunca, hakikate ve cihada karşı çıkan, hakikat ışığını karartmaya ve bastırmaya çalışan bir isyancı grup sürekli var olmuştur. Bu gruplar bazen başkaları tarafından kışkırtılır, bazen hakikat adına yanlış yönlendirilir ve çoğu zaman da kendi cehaletleriyle hareket ederler.

Başlangıçta bu gruplar sözlü aşırılığa yönelir, Müslümanları hakikat yolundan uzaklaştırıp batıla yönlendirmek için aldatıcı dillerini kullanırlar. Gençleri yıkım çukurlarına çekerler, insani değerlerinden ve haklarından mahrum bırakırlar ve en sonunda insanlığın ve İslam’ın itibarını zedeler ve çarpıtırlar.

Bu gruplardan biri de yanlış yönlendirilmiş Haricilerin mezhebidir. Hariciler aşırılığı, tekfiri ve terörü savunur ve uygularlar. Kökenleri ve ortaya çıkışları hakkında çeşitli anlatımlar ve görüşler olsa da, çoğu alim bu grubun ilk olarak Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.) zamanında ortaya çıktığı konusunda hemfikirdir. Bu gruptan ilk kişi Peygamberimizi (s.a.v.) eleştirerek onun adaletini sorgulayan Abdullah ibn Zu’l Huveysira’dır ve Peygamberimiz’e (sav) “Adil ol, ey Muhammed!” deme küstahlığı göstermiştir.

Bu, Peygamberimiz Muhammed’in (s.a.v.) hem peygamberlikten önce hem de sonra bu ümmetin en adil ve güvenilir kişisi olmasına rağmen gerçekleşmiştir. Halbuki o zamanın kâfirleri bile onun doğruluğunu, adaletini ve güvenilirliğini kabul etmişlerdi. Yine de karanlığın takipçileri Peygamber’in (s.a.v.) tertemiz niyetinden ve adaletinden şüphe etmişlerdir.

Ömer (ra) Zu’l Huveysira’yı ortadan kaldırmayı amaçlamış ancak Peygamber (sav) onu engellemiş ve “Bunun öyle taraftarları olacak ki, bunların namazı karşısında sizden biri kendi namazını az görecek; bunların orucu karşısında kendi orucunu az bulacak. Bunlar Kur’an okuyacaklar ama Kur’an boğazlarından aşağı inmeyecek. Bunlar, okun avı delip çıkıp gittiği gibi İslâm’dan çıkacaklar” demiştir.

Peygamber’in (sav) öngördüğü gibi, Haricilerin sayısı artmıştır. Kötü niyetli planları İslam’ı baltalamayı, tekfir uygulamasını yaygınlaştırmayı ve Müslümanlar arasında ihtilaf ve bölünmeler ekmeyi amaçlamaktaydı. Öyle ki İslam’ın üçüncü halifesi, tevazu ve cömertliğin timsali Osman’ı (ra) Kuran okurken şehid ettiler.

Bu iğrenç ve affedilmez suçun ardından, Ali (ra) ile Muaviye arasında çatışmalar çıkardılar ve Müslüman orduları birbirine düşürdüler. Sonunda, İslam’ın dördüncü halifesi, cesaret ve yiğitliğin timsali Ali’yi (ra), sabah namazı vakti şehid ettiler.

Tıpkı Peygamber’in (sav) önceden haber verdiği gibi, en dindar Müslümanlar olduklarını iddia eden, ancak okun hedefini delip geçtiği gibi İslam’dan çıkan bu grubun da aşırılığı tırmandı, onları daha da cehalet ve karanlığa sürükledi.

Devam edecek…

Exit mobile version