6. Ahlaki Bozulma
Ahlaki bozulma, hem toplum içinde hem de Müslümanların bireysel yaşamlarında İslami ahlak ve ilkelerden sapmaya yol açan büyük bir faktördür.
1. Toplumdaki Ahlaki Bozulma:
Toplumdaki ahlaki bozulma; yalan söyleme, aldatma, dolandırıcılık ve İslami olmayan işlemlerde bulunma gibi eylemleri kapsar. Ayrıca bireylerin başkalarına verilen zararı umursamadan kişisel çıkarlarını önceliklendirdiği bencilliği de içerir. Diğer tezahürler arasında hırsızlık, gasp, ticarette sahtekârlık (örneğin eksik ödeme veya tartıda hile) ve kötülüğün ve yolsuzluğun yayılması yer alır. Bu davranışlar toplum içindeki güveni aşındırır, güvensizlik ve ahlaki bir çürüme ortamına neden olur.
2. Kişisel Yaşamda Ahlaki Bozulma:
Kişisel yaşamda ahlaki bozulma, Allah’ın (CC) öğretilerinden ve Elçisi’nin (sav) uygulamalarından sapan eylemleri ifade eder. Müslümanların kişisel davranışlarında İslami ilkelere ve standartlara uymaları zorunludur. Örneğin pantolon giymek caiz olsa da, bir Müslüman için ahlaki olarak uygun değildir, çünkü Müslümanın kıyafetleri onur, şeref ve İslami değerlere bağlılığı yansıtmalıdır.
Benzer şekilde sarık takmak gibi geleneksel İslami kıyafetleri benimsemek teşvik edilmelidir. Sihler gibi diğer dinlerin takipçilerinin inançları batıl inançlara dayanmasına rağmen geleneksel kıyafetlerine sıkı sıkıya bağlı kalmaları dikkat çekicidir. Öyleyse Müslümanlar neden atalarının ve salih seleflerinin sünnetini terk etmektedir? Aynı şekilde Müslüman kadınlar onurlarını ve iffetlerini koruyan kıyafetler giymeli, kıyafetlerinin başkalarını günaha veya fitneye sürüklememesini sağlamalıdır. Ek olarak sakal bırakmak gibi Allah Resulü’nün (sav) mübarek sünneti, erkek ve kadın arasında ayırt edici bir özellik olarak hizmet eder. Ancak günümüzde bu sünnet birçok Müslüman genç tarafından ihmal edilmiştir. Bunlar, bugün ümmeti etkileyen ahlaki bozulmaların örnekleridir. Allah (CC) Müslüman ümmetini bu tür sapmalardan korusun ve onları hak yola geri döndürsün.
7. Entelektüel Sömürgecilik
İslam kültürünün ve fikri yapısının düşüşü, kısmen de olsa bazı Müslümanlar arasında bağımsız düşüncenin eksikliğine ve Batı kültürünü körü körüne taklit etmelerine bağlanabilir. Entelektüel sömürgecilik veya entelektüel kölelik, bireyler, toplumlar veya ulusların başkalarının kültürünü, fikirlerini, teorilerini ve değerlerini uygun bir değerlendirme veya analiz yapmadan benimsemesiyle ortaya çıkar. Bu da entelektüel bağımsızlığın ve kimliğin kaybına neden olur.
Bu zihinsel kölelik biçimi, bireyleri veya toplumları yabancı ideolojileri taklit etmeye, kendi orijinal düşüncelerini ve temel değerlerini terk etmeye zorlar. Peki bir millet nasıl entelektüel sömürgeciliğin kurbanı olur? Bu durum, egemen bir kültür veya ulusun kendi çıkarlarına hizmet etmek için başkalarının düşüncelerini, fikirlerini ve değerlerini yeniden şekillendirmeye çalışmasıyla gerçekleşir.
Bu süreçte, bilinçli veya bilinçsiz olarak bireyler veya toplumlar, entelektüel bağımsızlıklarından vazgeçer ve sömürgecilerinin ideolojilerini benimserler. Bu yalnızca kültürel ve dini kimliklerini zayıflatmakla kalmaz, aynı zamanda bağımlılık ve boyun eğdirme döngüsünü de sürdürür.