İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Tartışmalı Zirvesi: Pakistan’ın Müdahale Politikasının Devamı

Abden Safi

#image_title

Pakistan’daki İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesi; Afgan halkının hakları, kadınların eğitimi ve insani kriz bahanesiyle sunuluyor. Ancak bu toplantının gerçek hedefleri ise başka. Pakistan, Afganistan üzerinde nüfuz kurma hedefini sürekli olarak sürdürdü. Yine de Afganistan İslam Emirliği bağımsız bir duruş benimsedi ve bu duruş da Pakistan için kabul edilemez hale geldi.

İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesi de bu stratejinin bir parçası; Afganistan İslam Emirliği’ni zayıflatmak ve ona baskı uygulamak için tasarlanmış politik bir taktik. Buna göre şu soru ortaya çıkıyor; insan hakları ihlalleri ve ifade özgürlüğünün bastırılmasıyla meşhur Pakistan, nasıl diğer uluslara ders verme hakkını kendinde görüyor?

Pakistan, Afgan çocuklarının ve kızlarının eğitim haklarını savunuyor gibi görünüyor. Peki kendi gençliği için ne yapıyor? Hükümet istatistikleri, Pakistan’daki 26 milyondan fazla çocuğun okullarda veya medreselerde eğitim almadığını gösteriyor; bu ise küresel ölçekte en yüksek oranı oluşturuyor.

Pakistan devletinin, özellikle de ordusunun, Afganistan’ın içişlerine sürekli olarak müdahale ettiği, Afgan hükümetlerini kendi çıkarlarına uyacak şekilde manipüle ettiği, sınır anlaşmazlıkları çıkardığı, Afgan ekonomisine zarar vermek için ticaret yollarını engellediği ve Afganistan’ın uluslararası itibarına zarar vermek için terörizm iddialarında bulunduğu bilinen bir gerçektir.

Bunlar, Pakistan’ın Afganistan’a yönelik politikasının temel taktikleri olmuştur. Ancak artık manzara değişti; Afganistan artık dış baskılara açık değil ve Pakistan da artık önceki stratejilerini sürdüremeyeceği gerçeğiyle yüzleşmelidir.

Pakistan insan haklarını ve özgürlüklerini gerçekten önemsiyorsa, öncelikle kendi sınırları içindeki adaletsizliklerle meşgul olmalıdır. Pakistan’ın kuruluşu ve ona bağlı otoriteler, odak noktasını dış meselelere kaydırarak şahsi başarısızlıklarından dikkati uzaklaştırma gibi bir geçmişe sahiptir. Afganistan’ı eleştirmek ve ona baskı uygulamak Pakistan’ın bu gündeminin bir parçasıdır. Ancak gerçekte Pakistan’ın kendisi önemli iç zorluklarla boğuşmaktadır.

Pakistan’daki siyasi istikrarsızlık benzeri görülmemiş seviyelere ulaşmıştır. Ülkede son yıllarda askeri etki altında seçilmiş bir hükümetin devrilmesi halendevam eden bir siyasi krize yol açmıştır. Seçim usulsüzlüğü, medya sansürü ve yargının siyasi amaçlarla manipüle edilmesi Pakistan’ın sözde demokrasisini bir alay konusu haline getirmiştir.

Belucistan’da yıllarca süren devlet baskısı kalıcı izler bırakmıştır. Çok sayıda Beluc genç kaybedilmiş, ücra bölgelerde parçalanmış cesetleri bulunmuş ve birçok kişi ya hapsedilmiş ya da ülkeden kaçmak zorunda kalmıştır.

Pakistan devleti Beluc halkını sürekli olarak isyancı ve ayrılıkçı olarak etiketlemiş ve onların haklı haklarını reddetmiştir. Eğitim fırsatlarından, istihdam olanaklarından ve temel hizmetlerden onkarı mahrum bırakmıştır. Belucistan’da devlet eliyle kaybolma olayları ve yargısız infazlar rutin hale gelmiştir. Askeri ve istihbarat teşkilatları, devlet baskısına karşı konuşmaya cesaret eden herkesi hedef almaktadır.

Benzer şekilde, Hayber Pahtunhva’da, terörle mücadele çabaları bahanesiyle siviller hedef alınmaktadır. Askeri operasyonlar, tüm topluluklarda tahribata yol açmış ve haksızca terörist olarak etiketlenen masumların ölümüne neden olmuştur. Haklarını savunan bireyler, hain ve devlet düşmanı olarak damgalanmaktadır.

Pakistan, diğer ülkelerdeki insan hakları hakkında yorum yapmadan önce, gazetecilerin açıkça kaçırıldığı, işkence gördüğü ve sık sık öldürüldüğü basın özgürlüğüyle ilgili kendi ciddi sorunlarını ele almalıdır. Medya tamamen askeri kontrol altındadır ve muhalif sesler susturulmakta veya sürgüne zorlanmaktadır.

2023 İnsan Hakları İzleme Örgütü raporu da Pakistan’daki kötüleşen insan hakları durumunu vurgulamıştır. Ülkede ifade özgürlükleri, azınlık hakları, kadın hakları ve siyasi özgürlükler sürekli bir düşüş halindedir. Pakistan, temel hak ihlallerinin yaygın olduğu ülkeler arasında yer almaktadır.

2024 itibarıyla Pakistan’daki insan hakları senaryosu daha da kötüleşmiştir. Dünya Adalet Projesi’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi, Pakistan’ı 140 ülke arasında 125. sıraya yerleştirerek insan haklarını korumadaki zayıf performansını ortaya koymuştur.

Pakistan İnsan Hakları Bakanlığı’na göre, 2021 ila 2023 yılları arasında yalnızca Pencap’ta kadınlara yönelik 4376 kayıtlı şiddet, cinsel saldırı ve cinayet vakası yaşanmıştır. Bu, tüm eyaletler arasında en yüksek rakamdır. Bu gerçek, yalnızca bir eyaletin yıllık durumudur.

Bu koşullar ışığında, İslam İşbirliği Teşkilatı konferansına katılanlar, Afganistan’ın işlerine müdahale etmenin ve Pakistan’ın siyasi stratejileriyle uyumlu olmanın etik dışı ve zararlı olduğunu kabul etmelidir. Bu konferans gerçekten insan hakları ve kadın eğitimini ele almayı amaçlıyorsa, öncelikle Pakistan’daki devam eden zorla kaybetmeleri, askeri baskıyı ve medya sansürünü araştırmalıdır.

İİT, Afganistan’ın iç işlerine karışmak yerine eşitliğe dayalı ilişkileri teşvik etmeyi önceliklendirmelidir. Pakistan’ın Afganistan’a dair yanlış gündemini ilerletmek yerine Afganistan’ın ekonomisini, eğitimini ve ilerlemesini desteklemek için somut adımlar atmalıdır. İİT güvenilirliğini korumak istiyorsa, Pakistan’ın siyasi manevralarından uzaklaşmalı ve gerçek endişeleri ele almaya odaklanmalıdır.

Exit mobile version