Afganistan İslam Emirliği’nin onurlu sistemini diğer ideolojik sistemlerle ve birtakım militan gruplarla karşılaştırmak haksızlıktır. Bu sistem gerçek bir İslami vizyonla kurulmuştur ve sağlam bir yönetim ve iyi yapılandırılmış bir idare için bilinçli adımlar atmıştır ve atmaya da devam etmektedir.
Afganistan vatandaşı olarak, İslam Emirliği sistemini her hareketin ve grubun planları ve ulusal reformları için bir model olarak görmesi gereken övgüye değer niteliklere ve yeteneklere sahip olduğunu kabul etmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Afganistan İslam Emirliği, özellikle teslim olan silahlı düşmanlara karşı yaklaşımıyla ve düşmanları ve rakipleriyle etkileşimleri nedeniyle küresel çapta ilgileri üzerine çekmiştir ve bu tutum dünyayı hayrete düşürmüştür.
Tüm bu güzellikler arasında IŞİD’in barbarca ortaya çıkışı ise, bu örgütün yalnızca yıkım getirdiğini açıkça göstermektedir. İnsanlığa karşı olumsuz bir görüşe sahiptirler, oysa İslam Emirliği inşa ve kalkınmaya odaklanmış bir vizyona sahiptir. Bireylerin onurunu korur ve yönetimi altında yaşayanların vatandaşlık haklarını gözetir, onların haklarını kabul eder ve onlara gereken saygıyı gösterir.
Bu ülkenin vatandaşı olan bireylerin hakları resmen tanınır ve İslam Emirliği herkes için sosyal refahı ve barışçıl bir şekilde bir arada yaşamayı garanti eden vasat bir bakış açısını teşvik eder.
IŞİD ve hareketiyle ilişkili olanlar bu ilkeleri kavramalı ve Afganistan İslam Emirliği’nin yönetim modelini kendileri için bir örnek olarak görmelidir.
Afganistan İslam Emirliği’ni diğer İslami ve cihad hareketlerinden ayıran ilk önemli özellik yüksek düzeyde hoşgörüdür.
Hoşgörü; bağışlama veya cömertlik anlamlarını taşıyan “Samaḥa” ve “Samâhat” kelimelerinden türetilmiştir. Toplumsal bağlamda hoşgörü; anlayış, sabır ve geniş yüreklilik anlamına gelir.
Afganistan İslam Emirliği, seçtiği bu davranış biçimiyle Allâh’ın izniyle hem Afgan toprakları üzerinde otorite kurmayı hem de halkının kalbini kazanmayı başarmıştır.
Bazı konularda bağışlama ve hoşgörü, yönetimin temel özelliklerinden olmalıdır. Bu önemli nitelik, İslam’ın ilk günlerinde bile mevcut olmuş ve bu durum tarihi kanıtlarla belgelenmiştir.
Toplumsal hatalara karşı yapıcı bir bakış açısı ve bağışlama, halk ile liderleri arasındaki karşılıklı etkileşimi kolaylaştırabilir, barışçıl bir şekilde bir arada yaşama ortamını teşvik edebilir, toplumsal ilerlemeyi hızlandırabilir ve medeniyetin inşasını ilerletebilir.
İslam Emirliği’nin bu örnek yaklaşımı, aynı alanda faaliyet gösteren tüm gruplar için yol gösterici bir model olmalıdır.