IŞİD’in doğası ve faaliyetleri geniş çapta tartışıldı ve bir dereceye kadar herkes bu grubu ciddi bir kaos ve yıkım gücü olarak gördü.
Bununla birlikte bu kötü grubun hedeflerini anlamak, geniş, çeşitli ve dağınık hedefleri nedeniyle karmaşık bir zorluk olmaya devam ediyor. IŞİD’in çeşitli alanlara sızma tehdidi yadsınamaz bir gerçek olduğu için grup üzerinde kapsamlı bir inceleme zorunludur. Etkileri birden fazla kanaldan yayılmakta ve bu da istismar edebilecekleri her olası yolu belirlemeyi ve engellemeyi zorunlu kılmaktadır.
İçinde yaşadığımız dünya, çoğu yarı-politik ve dışarıdan kontrol edilen hareketler tarafından yönlendirilen krizlerle dolu. Bu grupların net bir ideolojik temeli yok ve daha çok geçici projeler olarak işlev görüyorlar ve yalnızca kendilerine verilen direktiflere dayanarak ilerliyorlar.
Günümüzün artan istikrarsızlık, kaos ve çatışmalarla damgalanmış dünyasında bu tür istikrarsızlaştırıcı hareketlerin rolü giderek daha belirgin hale geliyor.
Gerçekten de IŞİD, devam eden küresel krizin arkasındaki temel güç olarak duruyor. Grubun şiddet ve korku temelli ideolojisi tüm dünya için apaçık ortada.
Şiddet ve savaştan arınmış bir dünya, ancak bu yapılandırılmamış ve yıkıcı gruplar ortadan kaldırıldığında ve dünya onların varlığından temizlendiğinde gerçek olabilir.
Dünya çapında çeşitli hareketler günümüz dünyasını etkileyen krizlere çözümler bulmaya çalışıyor. Ancak bu krizler de nihayetinde savaşın galipleri olarak ortaya çıkan güçler tarafından organize edilmiştir.
Tarihten ders alan bu büyük güçler, uzun vadeli hedeflerine ulaşmak için savaş alanındaki doğrudan müdahalelerin ne uzun süre uygulanabilir olduğunu ne de maliyet için olumlu olduğunu fark ettiler. Sonuç olarak, araç edinebilecekleri dünya çapında vekil gruplar kurdular. Üstelik, bu gruplar kendilerine verilen görevleri yerine getirdiklerinde, aynı güçler onları ortadan kaldırma yetkisini de elinde tutacaktı; böylece kendilerini tüm dünyaya kaos ve yıkımı bastıran kurtarıcılar olarak da gösterebileceklerdi.
Ancak bu büyük güçlerin kullandığı bu tür stratejiler artık o kadar belirgin hale geldi ki, çatışmaların yaşandığı bölgelerde yaşayan siviller bile gerçeği fark etmeye başladı.
IŞİD gibileri ortaya çıkıp ustalıkla baskıcı rollerini üstlendikleri zaman, bireyler kendilerini içinde buldukları olumsuz durumdan kurtarmak için büyük güçlerin varlığını bu tür hareketleri bastırmak amacıyla potansiyel olarak yararlı, hatta gerekli olarak algılarlar. Gerçekte ise bu güçler aslında bu örgütün genişlemesini besleyen asıl unsurdur.
Yaygın olarak emperyalist bir proje olarak kabul edilen IŞİD, kendi gündemini ve hedeflerini dünyaya açıkça ifşa etmiştir. Yıkım ve korku yaymadaki rolü, günümüzün çalkantılı dünyasında herkes için açıktır. IŞİD’den arınmış bir dünya -genelde sadece İslam topraklarını hedef aldıkları için özellikle de İslam toprakları- çok daha barışçıl ve güvenli olacaktır ve istikrarlı bir şekilde büyüme ve gelişmeye doğru ilerleyecektir.