Makalemizin ilk bölümünde, daha önce Suriye’de IŞİD’e mensup olan Selim adındaki bir şahıs hakkında bilgi sunuldu. Selim, Gazeteci Jürgen Todenhöfer ile yaptığı röportajda IŞİD’in bazı iç gerçeklerini ifşa etmişti.
Selim röportajın devamında ise, IŞİD üyelerinin dar görüşlü olduğunu, vizyonlarının sınırlı olduğunu, yalnızca kendilerinin doğru yolda olduğuna inandıklarını ifade ediyor. Ona göre IŞİD militanları, kendi ideolojilerine veya liderleri Bağdadi’ye uymayanları haktan sapan kişiler olarak görüyor.
Selim, gerçek cihad grupları arasındaki bölünme ve düzensizliğin sebebini de IŞİD’e bağlıyor. 2003’te Irak’ta hedeflerine tam olarak ulaşamamalarının ardından Suriye’ye nakledildiklerini, ancak burada devam eden cihad mücadelesini aksattıklarını anlatıyor.
Nusret Cephesi Suriye’de zafere oldukça yaklaşmıştı ve çok sayıda bölgeyi hükümet kontrolünden başarıyla kurtarmıştı. Suriye’deki zaferler ve operasyonel kolaylık; büyük ölçüde Nusret Cephesi, Ahraru’ş Şam ve diğer cihad gruplarının çabaları sayesinde elde edilmişti.
IŞİD’in hedefleri sorulduğunda Selim grubun iktidar peşinde olduğunu, Bağdadi’nin ise kişisel çıkarlar peşinde olduğunu dile getirmiş. Nusret Cephesi’nin yakın zaferlerine rağmen, IŞİD Haricileri birliği önceliklendirmek yerine Nusret Cephesi’ne karşı mücadele etmeyi seçtiler. Selim röportaj sırasında, Nusret Cephesi’ne karşı savaşta önemli sayıda IŞİD üyesinin öldüğünü de eklemiş.
IŞİD Haricilerinin tarihsel geçmişinin kapsamlı bir şekilde incelenmesi ve çeşitli röportajlardan elde edilen ifşalar, IŞİD’in İslam’ın itibarını zedeleyen tekfirci, aşırılıkçı bir varlık olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Liderlik, yoğun bir şekilde kişisel kazanımlara odaklanırken, militanlar sınırlı anlayışları nedeniyle diğer Müslümanların öldürülmesini mantıklı kılmak için dini yorumları çarpıtıyor. Önemsiz nedenler bir Müslümanın ortadan kaldırılması için yeterli gerekçe olarak algılanıyor. Müslüman olmayan düşmanlarla karşı karşıya kaldıklarında ise çaresiz olduklarını iddia ediyorlar.
IŞİD Haricilerinin başlangıcından bugüne kadar cihad gruplarını bölme, zayıflatma ve ortadan kaldırma çabalarında ısrarcı oldukları, özellikle El-Kaide ve Ahrar Şam gibi örgütleri yıkma ve parçalamada önemli bir rol oynadıkları açıktır.
Irak, Suriye, Afganistan ve diğer bazı ülkelerde, çok sayıda eski IŞİD üyesi gerçeği kabul ederek teslim olmuş ve bu örgütün hakikatini ortaya çıkarmıştır. IŞİD, hal yolda lekesiz bir halifelik kurmayı başaramamış, diğer küresel cihad örgütlerinin de İslam aleminin eski ihtişamını yeniden canlandırmak için çalışmalarına izin vermemiş barbar ve başarısız bir gruptur.