IŞİD: Halifesi Olmayan Halifelik Bölüm 8

Suruş Nikseyr

 

DAEŞ Medyası: Görüntüler ve Gerçekler Savaşı

Gücünün zirvesindeyken DAEŞ, korku yaymak ve ayrılık tohumları ekmek için sadece silahlara değil aynı zamanda kameralara ve sosyal medyaya da güvendi. Grup, 21. yüzyılda savaşların sadece savaş alanlarında değil aynı zamanda ekranlarda ve izleyicilerin zihinlerinde de yürütüldüğünü anlamıştı.

Bu yeni çağda, artık tek hedef insan bedeni değildi. Kalpler, zihinler ve ruhlar, DAEŞ propagandasının odağı haline geldi. Askeri operasyonlarının ve vahşi infazlarının cilalı, yüksek kaliteli videolarını üreterek grup, düşmanlarını korkutmayı ve dünyanın dört bir yanındaki mutsuz gençleri cezbetmeyi hedefledi.

Ancak bu strateji sonunda ters tepti ve DAEŞ’in çöküşünün ana nedenlerinden biri haline geldi. Küresel medya kuruluşları ve direniş grupları, grubun masallarının meydan okunmadan bırakılmasına göz yummadı. Kararlı tepkileri, DAEŞ propagandasının arkasındaki yalanları ortaya çıkardı ve etkisini zayıflattı.

İlk aşamalarda DAEŞ, medya savaşını kazanıyor gibi görünüyordu. Twitter, YouTube ve Telegram gibi platformları kullanarak mesajlarını dünyaya yaydı. Çoğu zaman yüksek çözünürlükte çekilen ve sinematik hassasiyetle düzenlenen videoları, zaman zaman Hollywood yapımlarını andırıyordu. Ancak bu sahnelenmiş görüntüler kısa sürede DAEŞ yönetimi altındaki yaşamın kasvetli gerçekliğiyle çarpıştı.

Musul, Rakka ve diğer işgal edilmiş şehirlerden gelen raporlar, katliamları ve açlıktan sivil halkın çektiği acılara varıncaya kadar yaşanan vahşeti ortaya çıkardı. DAEŞ’in “İslami cennet” olarak tanıttığı şey aslında korku, yoksunluk ve umutsuzluk kabusuydu.

Bağımsız gazeteciler ve cesur tanıklar, grubun efsanelerini yıkan ve vahşetini ortaya çıkaran yıkım, infazlar ve günlük zorluklara dair kanıtlar yayınladı.

Bu medya mücadelesindeki bir diğer dönüm noktası, DAEŞ liderlerinin ikiyüzlülüğünün ifşasıydı. Onlar kamuoyunda sadelik ve fedakarlık çağrısı yaparken raporlar ve görüntüler sarayları, lüks ziyafetleri ve gizli servetleri ortaya çıkardı. Bu çelişkiler, grubun inandırıcılığını aşındırdı ve birçok destekçisini, özellikle Batı’dakileri, onu terk etmeye itti.

Bir zamanlar DAEŞ’in en güçlü silahı olan sosyal ağlar, gruba karşı direniş platformları haline geldi.
DAEŞ’in dijital alandaki düşüşü, askeri çöküşünü yansıtıyordu.

Twitter ve YouTube, gruba bağlı hesapları kapattı ve bir zamanlar güvenli bir liman olarak görülen Telegram bile sonunda aşırılık yanlısı kanallarını kaldırdı. Küresel medyanın, hükümetlerin ve çevrimiçi aktivistlerin birleşik gücüyle karşı karşıya kalan DAEŞ, medya varlığını sürdüremedi.

Görüntüler ve gerçekler savaşını kaybetti, çünkü hakikat her zaman yalanlardan ve üretilmiş illüzyonlardan daha güçlüdür.
Büyük ders açıktır: Bugünün ‘Bilgi Çağı’nda, hiçbir terör grubu gerçekliği süresiz olarak manipüle edemez.

DAEŞ korkunç görüntüleriyle bir süre korku yaymış olabilir ancak nihayetinde kurbanların, bağımsız muhabirlerin ve özgür medyanın sesleri galip geldi. En karanlık anlarda bile hakikatin ışığı, bulutları delip yanlışı ortaya çıkarma gücüne sahiptir.

Exit mobile version