Bedir Savaşı:
Bedir Savaşı, İslam tarihindeki ilk büyük askeri savaştır ve Müslümanların Kureyş’e karşı kesin bir zafer kazanması ile sonuçlanmıştır. Bu zafer, müşriklerin Medine’deki İslam devletine karşı bir daha asla kesin bir zafer elde edememesiyle küfrün kibrini paramparça etmiştir.
Bu savaşın önemini tam olarak kavramak için, bu tarihi karşılaşmaya yol açan nedenleri ve olaylar dizisini incelemek esastır.
Nedenler ve Arka Plan:
Medine’deki İslam devleti güçlendikçe ve çevredeki kabilelerle anlaşmalar sağladıkça istikrar ve nüfuzu arttı. Tüm bu olaylar esnasında daha önce Uşayrah Seferi sırasında Müslümanların müdahalesinden kurtulan Kureyş’in ticaret kervanı da Suriye’den Mekke’ye dönüyordu. Kervanın dönüşünü beklerken, Peygamberimiz (s.a.v.) onların hareketleriyle ilgili istihbarat toplamak için iki saygın sahabeyi, Ṭalḥa ibn Ubeydullah ve Abdullah ibn Zeyd’i (Allâh onlardan razı olsun) gönderdi.
Kervan, bin deve üzerinde elli bin altın dinar olmak üzere muazzam bir servet taşıyordu ve kırk silahlı adam tarafından korunuyordu. Bunu stratejik bir fırsat olarak gören Peygamberimiz (s.a.v.), 313 sahabeden oluşan bir kuvveti seferber ederek Hicret’in ikinci yılında, Ramazan ayının 12’sinde Medine’den ayrıldı.
Gönüllü Katılım ve Hazırlıklar:
Birincil amaç savaşa girmekten ziyade kervanı durdurmak olduğundan katılımlar gönüllüydü. Birçok sahabe, önceki seferlere benzer şekilde çatışmasız bir görev bekliyordu ve bu da kuvvetin mütevazı boyutunu açıklıyordu. Geride kalanlara da İlahi bir kınama yöneltilmedi.
Peygamber (s.a.v.) ayrılmadan önce Medine’de namaz kıldırmak üzere Abdullah bin Ummu Mektum’u (Allâh ondan razı olsun) görevlendirdi. Ravha’ya vardığında ise idari işleri denetlemek üzere Ebu Lubaba bin Abdulmunzir’i (Allâh ondan razı olsun) geri gönderdi.
Müslüman Ordusunun Durumu ve Donanımı:
Müslüman askerler mütevazı bir şekilde donatılmıştı;
– 313 asker (çoğunluğu Ensar, 81-83 kişi kadar da Muhacir)
– 2 at ve 70 deve (her biri 2-3 binici arasında paylaşılmış)
– Genel lider: Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)
– Sancak: Beyaz
– Muhacir bayrağı: Ali bin Ebi Talib (Allâh ondan razı olsun) tarafından taşınmaktaydı.
– Ensar bayrağı: Sa’d bin Mu’az (Allâh ondan razı olsun) tarafından taşınıyordu.
– Sağ kanat: Zübeyr bin Avvam tarafından yönetiliyordu.
– Sol kanat: Mikdad bin Amr tarafından yönetiliyordu.
– Arka Muhafız Komutanı: Kays bin Sa’sa (Allâh hepsinden razı olsun)
Peygamberimiz (s.a.v.) Ali ve Ebu Lubabe ile bir deveyi paylaşmaktaydı. Arkadaşları ona tek başına binmesini teklif ettiklerinde, o reddetti ve şöyle dedi:
“Sen yürümede benden daha güçlü değilsin…”
Kureyş kervanının lideri ise Ebu Sufyan’dı. Yolculuğun başından itibaren, Peygamberimiz Muhammed’in (sav) takipçilerinin kervanı ele geçirmeye çalışabileceğinden şüpheleniyordu. Bu nedenle, Müslümanların pususuna düşmemek için yol boyunca sık sık araştırma yapıyordu. Kervan Hicaz bölgesine girdiğinde, her zamanki kadar güvende değillerdi. Kureyş ile Medine İslam devleti arasındaki mevcut düşmanlık göz önüne alındığında, birbirlerinin servetlerine el konulması beklenmedik bir olay değildi.
Ebu Sufyan bu sırada istihbaratını güçlendirdi ve kısa süre sonra Medine kuvvetlerinin kervanlarını durdurmak için yola çıktığı bilgisini aldı. Hemen Kureyş’i uyarmak ve servetlerini korumak için seferber olmaları amacıyla Zemzem El-Ğifari’yi yüklü miktarda parayla Mekke’ye gönderdi.
Zemzem’in Mekke’ye devesinin burnunu kesip elbiselerini yırtarak dramatik bir şekilde gelişi, kritik haberleri iletirken yapılan Arap geleneklerini gösteriyordu. Haykırışları şehirde yankılandı:
“Ey Kureyş! Kervanınız Muhammed (sav) ve arkadaşlarının saldırısı altında! Yardım edin, yoksa her şeyinizi kaybedersiniz!”
İnşâAllâh devam edecek…