Kureyş Savaşa Hazırlanıyor:
Demdem El-Ğıfari’nin haykırışları Mekke’nin her yanına yayıldı ve Kureyşliler arasında bir öfke fırtınasına neden oldu. “Bu, yağmaladığınız İbn Hadrami kervanına benzemez. Allâh’a yemin ederim ki, buna cevabımız sert olacak!” diye haykırdılar. Oybirliğiyle bir karar alındı; ya kendileri savaşacaklardı ya da savaş için temsilciler göndereceklerdi. Ezici çoğunluk bizzat savaşa katılmayı tercih etti. Sadece Ebu Leheb katılmaktan kaçındı ve onun yerine borçlusu As ibni Hişam’ı gönderdi. Ayrıca çevre bölgelerdeki müttefik kabilelerden de destek aradılar.
Kureyşliler, Beni Bekir kabilesiyle uzun süredir gerginlik yaşıyordu ve Bedir’e yürüyüşleri sırasında arkadan bir pusuya düşme ihtimalinden korkuyorlardı. O kritik noktada, şeytan onlara Suraka ibn Malik kılığında göründü ve onlara Beni Bekr’in çıkarlarına aykırı davranmayacağına dair güvence verdi. Bu aldatmacayla iblis onlara sahte bir güven aşıladı ve onları ölümcül yürüyüşlerine teşvik etti.
Kureyş Ordusunun Büyüklüğü ve Silahlanması:
Küstahlıkla beslenen bu ordu, Yüce Allâh’ın Kuran’da onlar hakkında bahsettiği gibi aşırı bir gururla Mekke’den ayrıldı;
“Yurtlarından böbürlenerek ve insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allâh yolundan alıkoyanlar gibi olmayın.”
(Enfal: 47)
Bu ordu yaklaşık 1000 savaşçıdan oluşuyordu. Her süvari tam zırhlı olmak üzere yaklaşık 700 deveye ve 100 ata sahipti. Orduda ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.) ve asil arkadaşlarıyla alay edecek hicivci kadın şairler ve şarkıcılar da vardı. Ayrıca atlı askerlerin dışında zırhlı 600 piyade de vardı. Ordu komutanı Ebu Cehil’di. Egemenliklerini ve gururlarını rencide eden İslam ordusunu Arap Yarımadası’ndan silmeyi amaçlayarak, kibir ve kendine güvenmişlikle Bedir’e doğru ilerlediler.
İslam Ordusunun Hareketi ve Yolculuktan Çıkarılan Dersler:
İslam ordusu Medine’den ayrılırken, yolculuk sırasında birkaç önemli olay meydana geldi ve bu olayların her biri önemli dersler barındırıyordu:
-Birlik Denetimi ve Disiplin:
Medine’ye yaklaşık bir mil uzaklıktaki Bi’r Ebi Enbah bölgesine varıldığında, Peygamber (S.A.V.) birliklerini bizzat denetledi. Yaşı küçük veya savaşmaya fiziksel olarak uygun olmayan arkadaşlarına geri dönmelerini söyledi. Bunlar arasında Peygamberimiz’in (S.A.V.) Bera bin Azib ve Abdullah ibn Ömer de vardı.
-Müşrikten Yardım Talep Etmeme:
Bir müşrik de İslam ordusunun saflarına katılmıştı. Ancak Peygamber (s.a.v.) onu şu sözlerle görevden aldı:
“Geri dön; ben bir müşrikten yardım istemem.”
Kalması için tekrar tekrar yalvarmasına rağmen kalmasına izin verilmedi. Sonunda İslam’ı benimsedi ve ardından samimi bir Müslüman olarak orduya katıldı.
İslam ordusu Safra bölgesine ulaşmadan önce, Peygamber (s.a.v.) Kureyş kervanı hakkında istihbarat toplamak için iki yoldaşı -Basbas ibn Amr ve Addi ibn Ebî Rağbe’yi- gönderdi. Safra’ya vardıklarında, bu iki keşifçi geri döndü ve Peygamberimiz’e (s.a.v.) kervanı korumak için Mekke’den büyük bir ordunun yola çıktığını bildirdi.
Kervan Güvendeydi:
Ebu Süfyan, oldukça kurnaz ve stratejik farkındalığa sahip bir adamdı. Kervan Bedir yakınlarındaki bölgeye yaklaşırken, İslam ordusunun hareketine dair raporları bizzat araştırdı. Daha önce Basbas ve Addi, Bedir kuyularına varıp su tulumlarını doldurmuş, atlarını sulamış ve ayrılmışlardı. Ebu Süfyan geldiğinde, Mucdi ibn Amr’a olağandışı bir durum olup olmadığını sordu. Mucdi, sadece hayvanlarını sulayıp giden iki binici gördüğünü söyledi.
Daha fazla araştırma yapan Ebu Süfyan, bölgedeki deve pisliklerini inceledi, onları açtı ve içinde hurma çekirdekleri buldu. Hurmaların Yesrib’den (Medine) geldiğini anlayınca, İslam ordusunun geleceğini anladı. Bunun üzerine kervanı kıyı yolu boyunca batıya doğru yönlendirerek Bedir’e giden ana yolu terk etti. Bu manevra sayesinde, kervanı Müslümanların ulaşamayacağı bir yere yönlendirmiş oldu.