Fırtına ve Ateş Arasında Trump

Ahmed Mansur

#image_title

Fırtına ve Ateş Arasında Trump

 

Yazar: Ahmed Mansur

 

Trump, ABD’nin önemli zorluklarla karşı karşıya olduğu bir zamanda ikinci kez yönetime atılıyor. Bu sefer endişe duyması gereken dünya değil, ABD’nin kendisi. Doğu ile gerçek bir rekabete girerken “Sırada ne var?” diye düşünmesi gerekiyor.

 

Konuyu derinlemesine incelemeden önce, son ABD seçimlerini kısaca özetleyelim; küresel ölçekte tüm seçimlerin bir gösteri olduğu bilinen bir gerçektir. Gelişmiş ülkeler, demokrasiye olan bağlılıklarını göstermek için medyada ve uygulamada bu seçimleri ciddiye alır ve bu şekilde popüler bir yönetimin ortaya çıkabileceğini gösterir.

 

Gerçekte ise başkan önceden belirlenir ve kamuoyunun duygusu gizlice bunu kabul etmesi için manipüle edilir.

 

Peki aday Kamala Harris neden kazanamadı? Önceki erkek başkanlar denendi ve test edildi ve birçok siyasi analist ABD’nin medyadaki iddialarına bakılmaksızın ülkenin bir kadın lidere hazır olmadığını teorileştirdi.

 

Şimdi konuya yeniden odaklanalım; Trump neden fırtına ve ateş arasında kalıyor? Trump, hem zaferinden önce hem de zaferinden sonra, kendisi için harekete geçmesi de görmezden gelmesi de zararlı olabilecek açıklamalar yaptı. Bu açıklamalar Filistin, Lübnan ve Ukrayna’daki çatışmaları çözme ve Bagram Hava Üssü’nü geri alma taahhütlerini kapsıyor.

 

Ortadoğu çatışmalarının çözümünde zorlayıcı önlemlerin etkisiz olduğu ve bu nedenle bu anlaşmazlıkları sona erdirmek için barışçıl taktikler gerektiği açıktır. Bu, Hamas’ın haklarından vazgeçmeye isteksiz görünmesi ve Netanyahu’nun ise herhangi bir tavizi yenilgi olarak görmesi nedeniyle önemli bir zorluk teşkil edecektir.

 

Aynı şekilde Ukrayna-Rusya sorunu da bir dereceye kadar Filistin durumuna benzer. Rusya, Ukrayna’dan çekilmek istemiyor çünkü bu onun konumunu zayıflatacaktır ve Ukrayna da savunma duruşunda kararlılığını sürdürmektedir. Ukrayna-Rusya çatışmasına en olası bir çözüm, ABD’nin Ukrayna’ya tüm yardımları kesmesi olabilir.

 

Özünde bu konular ABD için zorlu karmaşıklıklar sunuyor ve her iki senaryoda da kaçınılmaz yenilgiler bekleniyor. Birindeki başarısızlık, diğer adımlarda da muhtemelen gerilemelere yol açacaktır.

 

-Bagram’ı Geri Alma İddiası-

 

Bu konuya girmeden önce, Afganistan İslam Emirliği’nin daha büyük bir askeri, politik ve kültürel güçle yeniden ortaya çıktığını belirtmek yerinde olacaktır. Emirliğin dengeli siyasi stratejisi, bölgeyi istikrar ve ilerlemenin karşılıklı işbirliğinden ve ekonomik politikalardan kaynaklandığına ikna etti. Trump, Bagram’ı geri alma yeminini yerine getirmeyi seçerse, iki önemli sonuçla karşılaşacaktır:

 

1. Bu, Doha Anlaşması’nı bozmak demektir ve bu da ABD’nin uluslararası itibarını zedeleyecek ve güvenilmezlik algısını güçlendirecektir.

2. Bu karar Doğu bloğunu güçlendirecektir.

 

Afganistan İslam Emirliği geçmişten değerli dersler çıkarmıştır. Sağduyulu politikaları, akıllıca siyasi manevraları ve etkili diyalogları rakiplerinin stratejilerine karşı koyarken, ABD’nin askeri stratejilerini yıkıma doğru sürüklemektedir. Dolayısıyla mevcut senaryoda Trump ve ABD’nin fırtına ile ateş arasında kaldığını ve bu durumun onların çöküşüne yol açabileceğini ileri sürmek makul görünmektedir.

Exit mobile version