Afganistan İslam Emirliği’nin IŞİD’e Karşı Savaşının Ardındaki Düşünce

Abden Safi

Afganistan İslam Emirliği’nin IŞİD’e Karşı Savaşının Ardındaki Düşünce

ABD Temsilciler Meclisi’nin BM ve diğer uluslararası kuruluşlar üzerinden Afganistan’da sağlık ve eğitim gibi alanlarda halka yapılan yardımların durdurulması kararının ardından, bazı medya kuruluşları ve taraflı yorumcular, bu kararın İslam Emirliği’nin IŞİD’e karşı çabalarını zayıflatabileceğini öne süren asılsız iddialar yaymaya başladı. İster cehaletten, ister kasıtlı yanlış bilgilendirmeden kaynaklansın, bu tür yorumlar gerçeği yansıtmıyor. Aksine günümüz Afganistan’ının köklü güvenlik, ideolojik ve toplumsal dinamiklerini çarpıtmayı amaçlıyor.

Afganistan İslam Emirliği yabancıların dayattığı bir varlık değil, işgali sona erdirmek ve İslami bir sistem kurmak için yirmi yılı aşkın bir süre boyunca fedakarlık yaparak onlarca yıllık mücadeleyle tabandan ortaya çıkan bir İslam hareketidir. Bunun tam tersine IŞİD ise Irak ve Suriye’deki çatışmaların ardından istihbarat ağları aracılığıyla Afganistan’a sokulan, ülkeye dışarıdan dayatılan, tekfirci ve aşırılıkçı bir gruptur. Amacı, bölgede başka bir şiddetli fitne dalgasını ateşlemektir.

İslam Emirliği’nin bakış açısına göre IŞİD; İslami meşruiyetten, dini gerekçelerden, halk desteğinden ve ilmi fikir birliğinden yoksun sapkın bir Harici hiziptir. Ümmetin birliğini parçalayan, keyfi tekfir fetvaları veren ve alimlerin suikastinden, masum sivillerin ve çocukların katledilmesine kadar uzanan ağır vahşetler işleyen yıkıcı bir gruptur. IŞİD, İslam kisvesi altında inancın özüne derin yaralar açmıştır.

İslam Emirliği IŞİD’e karşı savaşını yalnızca bir güvenlik gereksinimi olarak değil; dini bir yükümlülük, vatani bir görev ve Afgan halkı için varoluşsal bir zorunluluk olarak görmektedir. Amaç; birliği baltalayan, alimlere hürmetsizlik eden ve Müslüman Ümmetin kolektif çıkarlarını hiçe sayan Harici ideolojisini kökünden kazımaktır. Bu, dışarıdan fon veya siyasi meşruiyet için yürütülen bir kampanya değildir. Aksine İslam’ın saflığını korumak ve şehidlerin mukaddes mirasını onurlandırmak için yürütülen ilkeli bir mücadeledir. İslam Emirliği bu ​​mücadeleye yalnızca Yüce Allâh’ın rızası için girmiştir, Washington’dan veya başka herhangi bir dış aktörden yardım almak için değil.

İslam Emirliği’nin IŞİD ile mücadeledeki kararlılığı kanıtlanmıştır. Emirliği’n resmi bir hükümet yetkisi, ulusal bütçesi, uluslararası tanınırlığı ve desteği olmadığı yıllarda bile IŞİD’e karşı sert ve amansız operasyonlar başlatmıştır. Nangarhar’ın dağlık vadilerinden Zabul’un engebeli arazisine kadar onların ağlarını ve sığınaklarını dağıtmıştır. Bu çaba yalnızca askeri güçle değil, aynı zamanda kamu desteği, dini rehberlik ve köklü ideolojik inançla sürdürülmüştür.

İslam Emirliği için IŞİD’e karşı mücadele dış baskı veya teşvik için değil; İslami, ulusal, dini ve ahlaki bir zorunluluktur.

Bu gelişmeerin İslam Emirliği’nin IŞİD karşıtı kampanyasını engelleyeceği iddiası temelde hatalıdır. İslam Emirliği’nin bu mücadelesi, Amerikan kuvvetleri Afganistan’da hala mevcutken başlatılmış ve onların varlığına rağmen de devam etmiştir. Hem de ABD uçaklarının IŞİD militanlarını tehdit altındaki bölgelerden tahliye ettiği veya onlara askeri destek sağladığı belgelenmiş olaylara ve yalnızca ABD özel kuvvetlerine ait olan gelişmiş silahların ve teknolojilerin IŞİD militanlarının eline geçtiğini de ortaya koyan raporlara rağmen… Bu gerçekler, İslam Emirliği’nin IŞİD’e karşı savaşının yabancı mali yardımla değil; iç yetenek, istihbarat yeterliliği, ilkeli kararlılık ve geniş halk desteğiyle yönlendirildiğini teyit etmektedir.

Afganistan’da alimler, kabile büyükleri, gençler ve vatandaşlar da dahil olmak üzere tüm Afgan halkı IŞİD’e karşı derin ve içgüdüsel bir reddiye besliyor. Nitekin örgütün ideolojisi yabancı, acımasız ve Afgan değerleri ve İslami öğretilerle temelde uyumsuz. İslam Emirliği ise Afgan halkının arzusunu, sesini ve liderliğini temsil ediyor ve IŞİD’e karşı savaşı yabancı fonlara bağlı değil, halkının arzusuna, inancına ve kanaatlerine dayanmaktadır.

Eğer Amerika Birleşik Devletleri Afganistan’a uluslararası kuruluşlar üzerinden sağlık ve eğitim alanlarında yapılan yardımların durdurulmasını isterse, bu onun her zamanki gibi taraflı ve siyasi yönlü bir kararı olacaktır. Ancak böyle bir hareket asla İslam Emirliği’nin ideolojik kararlılığını, halk desteğini veya dini bağlılığını azaltmayacaktır. Aksine sadece İslam Emirliği’nin bağımsızlığını güçlendirecek, istikrarını sağlamlaştıracak ve kendi halkının güvenine ve desteğine dayanan kendi kendine yeten bir sistemi pekiştirecektir.

Şunu açıkça anlamamız gerekmektedir ki İslam Emirliği ile IŞİD arasındaki savaş bir inanç savaşı, bir hayatta kalma mücadelesi ve İslam Ümmeti’nin birliği ve kurtuluşu için ortaya konulan bir direniştir. Bu mücadele fon, şöhret veya siyasi statü için yürütülen bir çatışma değildir. Bu, La ilahe illAllâh sözünün gerçek taraftarları ile sapkın Hariciler arasındaki bir savaştır ve bu savaş, fitne ortadan kalkana ve din tamamen Allâh’a ait olana kadar devam edecektir.

Exit mobile version