24 Asad: Afganistan İslam Emirliği’nin Başarılı Dış Politikası!

Halil Azzam

 

Bu yıl, Afganistan’ın Amerikan işgalinden kurtuluşunun dördüncü yıldönümü, ülkede yerel ve bölgesel yeniden yapılanma projelerinin hayata geçirildiği bir döneme denk geliyor. Ana yollarda ve büyük şehirlerde gözle görülür bir kalkınma hamlesi yaşanırken, uluslararası ilişkilerde de kayda değer ilerlemeler kaydedildi. Bunların en önemlisi, Rusya’nın İslam Emirliği’ni tanıması oldu.

Afganistan’ın bağımsızlık günü (24 Asad), çağdaş tarihin hafızasında büyük ve heybetli bir olay olarak yerini aldı. Bu zafer, binlerce şehit ve mücahidin fedakarlıklarının yanı sıra, İslam Emirliği’nin güçlü dış politikasının bir ürünüdür. Katar Ofisi ve Doha Anlaşması merkezli bu politika, unutulmaz bir başarıya imza attı. Emirlik heyetinin Şeriat temelli kararlı duruşu ve etkili diplomasisi, işgalcilerin varlığına son verdi, yarım asırdır süren savaşı durdurdu ve bugün Afgan halkının huzur içinde yaşadığı gerçek bir barış tesis etti.

Güçlü ve etkili bir dış politikanın temel dayanakları; iç milli birlik, halkın rızası, karar alma yetkisi ve meşru yönetimdir. Afganistan bugün bu unsurların tümüne sahiptir. İslam Emirliği’nin dördüncü yönetim yılı olan Hicri Şemsi 1404 (2025) yılında, aktif diplomasisi sayesinde Afganistan, uluslararası toplumda tanınan birçok komşusuyla ilişkilerini korumayı başardı. Tam tanınma olmasa da pek çok diplomatik başarı elde etti.

Günümüz dünya siyasetinde aktif dış diplomasi, ülkelerin çıkarlarını ve halklarının ihtiyaçlarını ilettikleri bir dil haline geldi. İslam Emirliği, uluslararası arenadaki istikrarlı politikası ve kararlı duruşuyla, dünyayı ve uluslararası kuruluşları Afganistan’a yönelik savaşın bittiğine ikna etti. Bugün barışçıl bir Afganistan, her koşulda dünyayla yapıcı diyalog ve müzakereye hazırdır. Ancak aynı zamanda, başkalarının haksız talepleri uğruna kırmızı çizgilerinden ve hedeflerinden taviz vermeyecektir. Bu tutum, uluslararası güven ve itibar kazandırmıştır. Artık birçok ülke ve hatta Birleşmiş Milletler bu gerçeği kabul etmektedir. Öyle ki, bu gerçeği inkar eden pek çok uluslararası örgüt ve bağnaz hükümet de nihayetinde kabullenmek zorunda kalmıştır.

Dış Diplomatik Temsil: İslam Emirliği’nin iktidara dönüşünden bu yana, ulusal çıkarları koruma çerçevesinde yabancılarla (uluslararası toplumla) siyasi ilişkilere her zaman açık olduğunu gösterdi. Katar’daki siyasi ofisini herkese açtı. Dışişleri Bakanlığı’na göre, bu sayede Emirlik bugün Çin, Rusya ve Hindistan gibi Asya’nın büyük ekonomik ve siyasi güçlerinin yanı sıra Avrupa’dakiler dahil 40 ülkede aktif temsilcilikler bulunduruyor. Bu ülkeler, Emirlik’in tarafsız ve milli duruşunu anlamış ve onu halkın temsilcisi olarak kabul etmiştir.

Birçok ülke, Afgan temsilciliklerinin binalarını gönüllü olarak Afgan Dışişleri Bakanlığı’na devretmeye hazır olduğunu bildirdi. Tüm bu temsilciliklerde Afgan diplomatlar aktif roller üstleniyor ve ev sahibi ülkelerle çeşitli etkinliklerde halklarını temsil ediyor. Bu, Emirlik karşıtı seslere güçlü bir yanıt niteliğindedir.

Kabil’deki Aktif Büyükelçilikler: Afgan temsilciliklerinin ve Katar Ofisi’nin çabaları sonucunda, büyük küçük 20 ülke, Kabil’deki misyonlarını yeniden açtı. Resmi tanıma olmamasına rağmen, bazıları daha önce Afganistan’da temsilciliği bulunmayan ülkelerdi. Büyükelçiler, faaliyetlerini sürdürüyor ve çeşitli alanlarda yardım ve işbirliği sağlıyor. Bu resmi ve gayri-resmi görüşmelerin fotoğrafları ve raporları geçen yıl medyada yayınlandı.

Komşularla Dengeli İlişkiler: Geçmişte Afganistan, dengesiz ilişkiler, bağımsız olmayan dış politika ve yabancı müdahaleler nedeniyle komşularıyla birçok sorun yaşadı. Bir tarafa aşırı yakınlaşma ve diğerinden uzaklaşma, dengeyi bozdu ve ticaret ile diğer konuları olumsuz etkiledi. Hatta Afgan mültecilerin bu ülkelerdeki yaşamını zorlaştırdı ve bazen mülteciler baskı aracı olarak kullanıldı. Ancak İslam Emirliği’nin ekonomik politikaları sayesinde denge korundu. İran ve Pakistan’la sınır anlaşmazlıkları yaşansa da diplomasi etkili kaldı ve ilişkilerin istikrarı sağlandı.

Uluslararası Sorunlara ve Olaylara Yaklaşım: Emirlik, bazı uluslararası örgütler ve hükümetlerden denge ölçüleri dışındaki eleştiriler ve açıklamalarla karşılaştı. Bazen bu açıklamalar, dış politikasını medyada tartışma yaratacak duygusal tepkilere zorlamayı amaçlıyordu. Ancak Emirlik sessiz kalmadı. Uluslararası Adalet Divanı’nın hatalı kararlarına, Siyonist işgalin Gazze halkına yönelik suçlarına veya Afganistan’ın iç işlerine herhangi bir müdahaleye karşı her durumda mantıklı yanıtlar verdi.

Dış Ziyaretler: Dışişleri Bakanı’nın başkanlık ettiği heyetin son ziyareti, enerji ve yatırım alanlarında güçlü bir ülke olan Umman Sultanlığı’na oldu. Daha önce de yetkililer ve bakanlar yurtdışındaki konferans ve toplantılara katılarak pozisyonlarını açıkça ve sansürsüz şekilde sundular. Buna karşılık, yüksek düzeyli yabancı yetkililer Kabil’i ziyaret etti ve bu ziyaretler geçici hükümete ve ülkenin istikrarına olan güvenlerini teyit etti.

UNAMA ve Görev Süresinin Uzatılması: Daha önce, Birleşmiş Milletler Afganistan Yardım Misyonu (UNAMA)’nın ülkede kalması olası sonuçlar nedeniyle talep ediliyordu. Ancak bu yıl misyon görevini sonlandırma ihtimalini gündeme getirdiğinde, Emirlik herhangi bir ricada veya kalması talebinde bulunmadı. Aksine, misyonun adil olmayan raporlarını eleştirdi. Sonunda misyon kendi isteğiyle görev süresini bir yıl daha uzattı.

Propaganda ve Kışkırtmalara Yanıt: Yurtdışındaki bazı muhalifler ve yabancı istihbarat servisleri tarafından finanse edilen örgütler, Afganistan hakkında olumsuz bir imaj çizmek amacıyla seminerler ve diyaloglar düzenleme fırsatlarını kullandı. Ancak Dışişleri Bakanlığı, açıklamalar ve basın toplantılarıyla gerçekleri ortaya koydu. Üstelik bu yalanların çoğu ev sahibi ülkeler tarafından dahi kabul görmedi.

DEAŞ ile Mücadele: DEAŞ bugün sınır tanımayan küresel bir terör sorunudur ve pek çok ülkede vahşetini göstermiştir. Bu nedenle onunla mücadele, uluslararası bir güvenlik sorumluluğudur. Ancak İslam Emirliği, DEAŞ’a Afganistan’da kesin darbeler indirmesine rağmen herhangi bir teşekkür veya destek almadı. Oysa belgeler, DEAŞ savaşçılarının çoğunun komşu ve bölge ülkelerinden geldiğini kanıtlıyor.

Sonuç olarak denilebilir ki İslam Emirliği milli değerleri, çıkarları ve ekonomiyi gözeten seçkin bir dış politika izliyor. Batı ve Amerika’ya boyun eğmeyen ülkeler, Emirlik’in bağımsız bir dış politikaya sahip olduğunu ve onunla resmi tanınmanın ön koşulu olarak ilişki kurduklarını anlamış durumdalar.

Exit mobile version