Hacı Halilurrahmân’ın oğlu ve Molla Gulam’ın torunu olan Şehid Said Hikmetullâh Muzemmil, Hicri 1379 yılında Meydanvardak vilayetinin Bend-i Çak ilçesinin Madu köyünde doğdu. Yedi yaşında, yerel imamın rehberliğinde ilk dini eğitimine başladı ve daha sonra köy medresesine kaydoldu.
Dini eğitimine Adem Halil Medresesi’nde devam etti ve daha sonra Deşt-i Tup’taki Şuheda Dar’ul Ulum’a katıldı. İslam Emirliği’nin zaferinin ardından Kabil’deki Meşal Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Ancak üçüncü dönemde, en büyük arzusu olan Allâh yolunda şehid olabilmek için okuldan ayrıldı.
Şehid Muzemmil, yürekleri iman ruhuyla atan dindar ve fedakâr gençlerden biriydi. Cihad çağrısına her zaman cevap vermeye hazır, kendini adamış bir mücahitti. Onun için bu çağrı yalnızca bir emir değil, fedakarlık ve onur için İlahi bir davetti.
Deşt-i Tup’ta okurken cihat aşkı kalbinde kök salmıştı. Gizlice Şeyh Abad’daki mücahidleri ziyaret etmeye başlamış ve işgalcilere karşı dini görevini yerine getirmeye koyulmuştu. Sonunda Seyyiddabad Bölgesi’nin Şinez Vadisi’ne hicret etti ve Şehid Komutan Hacı Muhibullâh Vakkas liderliğindeki gruba katılarak pusu, mayın döşeme ve saldırı operasyonlarına aktif olarak katıldı.
Gece operasyonları planlandığında, mücahidler sık sık sıranın kimde olduğunu tartışırlardı. Biri “Sıra bende” derken, diğeri “Henüz gitmedim” diye önce gitmek için ısrar eder ve birbirleriyle yarışırlardı. Muzemmil de her zaman hazır ve nazırdı. Bazen yoldaşları ona, “Muzemmil Can, dün gittin. Bugün biz gidelim” derlerdi. Gidemediğinde gözlerinde yaşlarla “Acaba Allâh bana neden tekrar hizmet etme fırsatı vermedi?” derdi.
Bu, Allâh’ın alçakgönüllü ve samimi bir kulunun yürekten yalvarışıydı. O; şehidlik, cihad ve İlahi rıza uğruna canını feda etmeye her zaman hazırdı. Kendini asla yoldaşlarından üstün görmezdi. Aksine “Ben senin kardeşinim. Sana hizmet etmek benim için bir şereftir. Bugün sıra sende olsa bile, kalbim yine de sana katılmak için can atar. Ölüm veya yaralanma varsa, benim olsun. Zafer varsa, birlikte bizim olsun” derdi.
Yakın bir yoldaşı olan Nikmal şöyle anlatıyor:
“Bir gece sevgili kardeşim Şehid Muzemmil’e, yüksek riskli bir operasyonda eşlik ettim. Savaş çok şiddetliydi. Geceyi silah sesleri aydınlatıyordu, tekbir sesleri ve patlama sesleri her yerde yankılanıyordu. Yine de kalplerimiz imanla aydınlanmış, şehid olma umuduyla ilerliyorduk.
Yeni nişanlanmıştım. (Yine de) Kalbim korkuyla değil, sevgiyle doluydu; aileme, inancıma ve vatanıma olan sevgiyle. Operasyondan önceki gece sessizce oturduk. Muzemmil, gözleri kararlılıkla parlayarak elimi tuttu ve sakin ama kararlı bir şekilde, ‘Nikmal, sen git. Şehid olursan iki kalp kırılır’ dedi. Güldüm ve ‘Kardeşim, ne diyorsun?’ diye sordum. Ama o dağ gibi kararlılığını korudu. Samimi, cesur ve kararlıydı. Fikrini değiştirmeye çalıştım ama pes etmedi.”
Allâh sevgisi her hareketini belirleyen cesur bir mücahitti. Hayatını İslam’a ve hak davasına adamıştı. Savaş meydanında bir aslandı. Âlimler, dostlar ve yoldaşlar arasında tevazu, samimiyet ve saygıyla tanınıyordu.
Bir başka mücahid arkadaşı da onun için şunları anlatmıştı:
“Birgün, kukla ordunun ikmal konvoyları Gazni ve Kâbil’den geliyordu. Şehid Muhammed Cemil Esad’ın (Allah şehadetini kabul etsin) önderliğinde bir pusu kurduk. Şehid Hikmetullâh Muzemmil ve bir diğer kardeşi, tamamen kuşatılma riskini göze alarak en tehlikeli noktada mevzilendiler. Pusu başladığında şiddetli çatışmalar da başladı. Düşman komandoları, Şehid Cemil ve Muzemmil’in mevzilerine doğru ilerledi. Dar koridorda Muzemmil, otomatik tüfeğini kullanarak tank nişancısını oyaladı ve Cemil Esad’ın bir roket atışıyla tankın ilerleyişi durdu. Muzemmil patlama sonucu yaralandı; yüzünden, göğsünden ve bacaklarından yara almıştı. Ancak iyileşti ve kısa süre sonra savaş alanına geri döndü.”
Acımasız 01. Birlik ile Karşılaşma:
Bu kritik savaş, kötü şöhretli 01. Birlik’in tarihi ve örnek bir yenilgiye uğradığı Milli Hel bölgesinde yaşandı. Mazlumlar için adalet yerini buldu ve 01. Birlik’in acımasız savaşçıları suçlarının hesabını vermeye zorlandı. Bu mübarek operasyona çok sayıda komutan katıldı ve bunların çoğu daha sonra şehadet mertebesine ulaştı. Bunların en önemlileri arasında Şehid Muhammed Cemil Esad ve Şehid Ubeydullah Mubariz vardı. Allâh ikisinin de şehadetini kabul etsin.
Şehid Hikmetullâh Muzemmil de bu çatışmaya Şehid Muhammed Cemil Esad ile birlikte katıldı. Çatışma akşam saatlerine kadar sürdü ve 01. Birlik savaşçılarının tamamen yok edilmesiyle sonuçlandı ve son hesaplaşmaya gönderildiler.
Bir roketatarla donanmış olan Şehid Muzemmil bu savaşta kritik bir rol oynadı. Mücahidler şiddetli bir saldırı başlatırken, düşmanın direnişi çöktü. Ana yola doğru ilerleyen mücahidler, doğrudan göğüs göğüse muharebeye girerek düşman araçlarını imha etti ve kalan savaşçıları da saf dışı bıraktı.
Çatışmanın en yoğun olduğu anda, zırhlı takviye kuvvetler 01. Birlik’e destek olmak üzere geldi. Bu durum, mücahidleri taktiksel olarak ilk pusu hatlarına çekilmeye yöneltti. Çatışmalar yoğunlaştı. Bu aşamada Şehid Muzemmil ve iki yoldaşı bir roket saldırısı sonucu yaralandı.
Yaralarına rağmen Şehid Muzemmil olağanüstü bir cesaret gösterdi. Cepheden çekildi, sadece bir mermisi kalmış olan fırlatıcısını teslim etti ve yaralılar için tahliye aracına doğru ilerledi.
İlerlerken, araçları Mir Han Hil köyünde bir insansız hava aracı saldırısına uğradı. Allâh’ın rahmeti sayesinde, saldırı hedefi ıskaladı ve yaralılar da dahil olmak üzere araçtaki herkes yara almadan kurtuldu.
Karlı Bir Kış Anısı:
Soğuk bir kış gecesi, dağları, ormanları ve ovaları karlar kaplarken, Milli Hil bölgesindeki bir eve sığındık. Ertesi sabah üsse dönmeden önce dinlenmeyi planlıyorduk. Sabah 5 civarında telsizlerimizden acil sesler geliyordu. Düşman, mücahidlerin kontrolündeki bölgelere inmiş ve temizleme operasyonları başlatmıştı.
Hemen ayağa kalkıp dağlara doğru ilerlemeye başladık. Uzun ve meşakkatli bir yürüyüşün ardından çorak bir ovaya ulaştık. Zırhlı araçlar yaklaşırken, Şehid Ubeydullah Mubariz’in (Allâh rahmet eylesin) aracı belirdi ve bizi Hasan Hil köyüne tahliye etti. Oradan, derin karlar arasında Ab Dera köyüne doğru devam ettik ve gün boyunca orada kaldık. İnsansız hava araçları keşif için tepemizde daireler çizerken, onlarca mücahid bölgede toplanmıştı.
Gece çökerken, bir baskın tehdidi belirdi. Mücahidler ve yerel gençler saklanma yerlerine dağıldılar. Şehid Muzemmil ve birkaç kişiyle birlikte sığınaklardan birine sığındık. Saat 23:30 civarında ayrılmaya karar verdik. En son giren biz olduğumuz için, en son çıkanlar da biz olduk. İlerlemeye devam ettik ve girişe ulaştığımızda, diğerlerinin çoğu çoktan gitmişti.
Şehid Muzemmil aniden “Dur, uçak sesleri duyuyorum” diye bağırdı. Birkaç dakika sonra tekrar “Geri dönün. Çatışma ve bombardıman başladı” diye seslendi. Şok içinde, sığınağın derinliklerine doğru çekildik. Önceki yerimize zar zor ulaşmıştık ki, büyük bir patlama yeri sarstı. Patlamadan ötürü başlarımız tavana çarptı. Hava toz ve molozla doldu, keskin barut kokusu ciğerlerimizi tıkadı. Yüzümüzü kapatıp, az önce ayrılan yoldaşlarımızın güvenliği için dua ettik.
Yalnızca boğuk hıçkırıklar ve patlayıcıların kalıcı kokusuyla bölünen ağır bir sessizlik çöktü. Sonunda sabah oldu. Dua etmeye çalışırken, köyün ileri gelenleri tıkalı girişi temizlediler. İçlerinden biri, “Orada hayatta olan var mı?” diye seslendi.
“Hayattayız” diye cevap verdik.
Çıktığımızda bir Amerikan F-16’sının sığınağın tam ortasına büyük bir bomba attığını gördük. Giriş neredeyse tamamen kapatılmıştı. Ancak Allâh’ın lütfuyla ve Şehid Muzemmil’in öngörüsü vesilesiyle çoğumuz hayatta kalmıştık.
Nangarhar İline Sevk:
1398’de (2019), Nangarhar vilayetinde IŞİD Haricilerine karşı şiddetli çatışmalar yaşanıyordu. Bölgemizden yüzlerce mücahid, onlarla mücadele etmek üzere görevlendirilmişti. Şehid Muzemmil, Allâh ona rahmet eylesin, üstlerinin emriyle bu tehdidi ortadan kaldırmaya yardımcı olmak üzere Nangarhar’a gönderildi. Varışında, İslam Emirliği’nin mücahidleri çoktan kararlı operasyonlara başlamıştı.
Muzemmil, Vadisar bölgesine sevk edildi ve burada Kıyam Sahib liderliğinde cephe hattına katıldı. Bir temizleme operasyonu başlatıldı ve Vadisar başarıyla kurtarıldı. Mücahidler büyük miktarda askeri teçhizat, basınçlı mayın ve mühimmat ele geçirdi.
Bir günlük dinlenmenin ardından, IŞİD’in en müstahkem mevzisi olan Bağdat Sığınağı’nı hedef alarak çatışmaya devam ettiler. Mücahidler çevredeki arazinin kontrolünü çoktan ele geçirmiş ve savunma mevzileri inşa etmeye başlamıştı. Bağdat Sığınağı için verilen mücadele üç ila dört gün sürdü. IŞİD’in Nangarhar’daki en güçlü kalesi olarak bilinen bu yerin aşılmaz olduğuna inanılıyordu.
Ancak günlerce süren yoğun çatışmaların ardından mevzi düştü. Mücahidler daha sonra Veziru Tengai’ye doğru ilerlerken, IŞİD savaşçıları geri çekildi ve mücahidler onları takip etti.
Mücahidler sonunda Tora Bora’ya ulaşana kadar zafer üstüne zafer kazandı. Bu harekât sırasında, Muzemmil’in memleketi Vardak’tan üç mücahid, bir Amerikan insansız hava aracı saldırısında şehid düştü. 35 günlük görev süresinin ardından birlik Vardak’a döndü.
Babasının Evinde Dul Kalan Gelin:
Birliğiyle memlekete dönen Muzemmil nişanlandı ve köyde kutlamalar başladı. Çocuklar neşeyle şarkılar söyledi ve Muzemmil’in nişanı coşkuyla kutlandı. Aile üyeleri ve yoldaşları günlerce sevinç yaşadı. Ancak nişandan kısa bir süre sonra Muzemmil cepheye geri döndü. Umut dolu bir dönem olarak başlayan süreç kısa sürede hüzne dönüştü.
Ailesi düğün hazırlıklarıyla meşguldü. Annesi onun güvenliği için dua etti, belki kız kardeşleri hayaller kurdu ve nişanlısı umutla onu bekledi… Ancak Muzemmil, ümmetin gerçek erkeklerinin yolunu seçerek bir kez daha savaş alanına doğru yola çıktı.
Ailesi ve arkadaşları ona yalvardı; “Biraz daha kal Muzemmil. Düğün yaklaşıyor. Elbiseler hazır. Seni güzel bir yuva bekliyor.”
Sadece gülümseyip yumuşak bir sesle, “Vaadim Allâh’adır. Bu hayat rahatlık için değil, fedakarlık içindir.” dedi.
Gelinin kalbi her gün bekliyordu. Ama düğün şarkıları yerine şehadet haberi geldi. Bu kez çay demlenmedi. Ziyafet hazırlanmadı. Şarkılar veya tebrikler yoktu, sadece keder vardı. Ev yasa gömüldü.
Kırmızı gelinlik katlanmış ve dokunulmamış bir şekilde duruyor. Bir zamanlar çok sevilen nişan fotoğrafları artık sadece gözyaşlarına boğuluyor. Bir zamanlar koruma duaları eden annesi şimdi sessizce oturuyor ve kalbi soruyor:
“Oğlum, neden bekleyemedin? Neden düğün gecenden önce gittin?”
Şehid Muzemmil’in Mirası:
Şehid Hikmetullâh Muzemmil, Allâh rahmet eylesin, asil karakterin, sarsılmaz kararlılığın, sabrın ve metanetin timsaliydi. Sürekli şehadet özlemi çekiyordu. Birkaç zaferin ardından özel harekât istihbarat birimine katıldı.
Zamanını asla boşa harcamazdı. İbadetle, dersle veya eğitimle meşgul olurdu. Voleybola bayılırdı ve her türlü operasyona eşsiz bir coşkuyla hazırlıklıydı. Seyahatleri sırasında Şehid yoldaşlarını anar ve şehadet özlemini dile getirirdi.
Onunla Laghman vilayetindeki bir misafirhanede üç gece geçirdik. Sohbeti her zaman ahiret, şehidler ve Allâh’a kavuşma ümidi üzerine kuruluydu.
12 Şaban 1447 Salı günü, bir operasyonda IŞİD sığınağı hedef alındı. Muzemmil, saldırı timi için seçilmişti. Tereddüt etmeden son görevine hazırlandı.
Operasyon alanında komutan, timin hedeften 30 metre uzakta durmasını emretti. Ancak rehberin yaptığı bir yanlış, grubu doğrudan düşman mevzilerine götürdü. Düşmanın yerini yanlış anlayan rehber, başka bir yeri işaret etti. Aniden düşman sadece 10 metre ötede belirdi.
Bir kayanın üzerinde duran Şehid Muzemmil, doğrudan onlara doğru döndü. Düşman ateşiyle vuruldu ve şehadete kavuşarak ruhunu Rabbine teslim etti.
Allâh onun ve tüm diğer şehidlerimizin şehadetlerini kabul etsin ve bizi de katına makbul ve kamil şehidler olarak alsın.