Şehid Semiullah Enes’in (Allah ondan kabul etsin) Hayatına, Siretine ve Başarılarına Kısa Bir Bakış!
Said şehid Semiullah Enes (Allah ondan kabul etsin), nurlu yüzlü, Muhammedi ahlakla bezenmiş bir gençti; Muhammed Hanif’in oğludur, H.Ş. 15/5/1378 tarihinde Vardak vilayetine bağlı Seyyidabad bölgesinin “Hace Sendevar Baba” köyünde, dindar ve cihad yanlısı bir ailede dünyaya geldi.
Şehid Enes, ilköğretim eğitimini köyündeki “Seyyid Osman” lisesinde tamamladı. Şehid, modern eğitimin yanı sıra, “Seyyid Numan b. Sabit” medresesinde Şehid Molla Hamdullah Osman’dan (Allah ona rahmet etsin) beşinci sınıfa kadar şer’i ilimler tahsil etti.
Kardeşi Hacı Muhammed Osman’ın naklettiğine göre; o dönemde, Vardak vilayetindeki işgalcilerin ve onlara bağlı paralı milislerin zulüm ve tuğyanı zirveye ulaşmıştı ve İslam ümmetinin toprakları yanıyor, Batılı canavarlar her şeyi yutuyordu ve ailemiz bu vahşilerin hedefi haline gelmişti; (Şehid Enes’in dayısı) Molla Hamdullah Osman ve beraberindeki beş yol arkadaşı şehid edildi.
Bu olay, Şehid Enes’in kitaplarını kapatmasına ve on altı yaşında, imani bir ruh ve cihad azmiyle, cihad ateşiyle yanan siperlere katılmasına neden oldu. Ve yirmi dört yaşının baharında, Allah Teala onu ilahi bir lütufla şereflendirdi, şehadet şerbetini içti; biz de kendisini öyle biliyoruz, hesap sorucu olarak Allah yeter.
Şehid Semiullah Enes, tüm hayatını cihad ve mücadele yolunda geçirdi, çeşitli mücahid oluşumlarda ve farklı sahalarda aktif olarak yer aldı. Vilayetindeki iç ve dış düşmanlara şiddetle direndi ve Celalabad vilayetinde “asrın Haricileri”ne karşı tam bir cesaretle savaştı.
Fetih başlangıcında, diğer mücahidlerle birlikte (dört yüz yataklı) “Serdar Muhammed Davud Han” hastanesinde askeri hizmete katıldı ve de güvenlik ve koruma sorumluluklarını üstlendi.
Ve İslam ve vatan düşmanı fitneci DAEŞ’çiler, bu hastaneye saldırı düzenlediğinde Şehid Enes Haricilere karşı halkı korumak için şiddetle savaştı ve son nefesine kadar direndi; ta ki pak ruhunu Yaradan’a teslim edene ve şehadete erene kadar. Ruhu şad, namı ebedi olsun.
Kardeş Hacı Refiullah Osman’dan Bir Hatıra:
Şehid Enes’in kardeşi Hacı Refiullah Osman şöyle diyor:
“Ben seyahatteydim, Semiullah, fitneci DAEŞ’çilerin karşısına çıkmak için Celalabad vilayetindeki ikinci birliğe katılalı üç ay olmuştu ki birdenbire birkaç arkadaşımızın ve köylümüzün şehid olduğu haberleri bize ulaştı. Bunun yanı sıra, onun şehadetine dair bir söylenti yayıldı; düşman saldırısı altında üslerinin yıkıldığı ve bedenlerinin toprak altında kaldığı söyleniyordu.
Köylüler benimle iletişime geçti ve Semiullah’ın birkaç gündür toprak altında şehid olduğunu söyledi. Eve dönmeye ve cenazeyi nakletmek için bir yol bulmaya karar verdim. Eve vardığımda, beş gece onu nasıl getireceğimi düşündüm.
Ancak birdenbire bir gece, kaledeki odalarımızdan birinin duvarında “tak tak” sesi duyuldu. Bu, aile fertlerimiz ile Şehid Enes ve diğer mücahidler arasında kararlaştırılmış gizli bir işaretti. Eğer biri o duvara bu şekilde vurursa, adamlarımızdan birinin arkasında durduğundan emin olurduk.
Kapıya gittim ve dinledim, bir ses dedi ki: ‘Ben Enes!’
Aceleyle kapıyı açtım, bana dedi ki: ‘Hacı Gule (Kardeşim), beni nereden buldun?’ Ve birbirimize sarıldık. Ertesi gün, köylüler ve arkadaşlar öğrendiğinde kimse Enes’in hayatta olduğuna inanmadı ve herkes bunu bir mucize olarak gördü.”
Şehid Enes, samimiyeti, doğruluğu ve sır saklamasıyla yol arkadaşları arasında meşhur olup ileri atılanların daima ön saflarındaydı. Geceleri mayın döşeyerek geçirir, gündüzleri cesurca düşmanı gözetleyerek otururdu. İslam Emirliği’nin zaferinden ve dönüşünden sonra farklı noktalarda hizmet etti ve son aşamada, 24 Rebiülevvel 1443 tarihinde şehadet şerbetini içtiği Serdar Muhammed Davud Han hastanesinde askeri hizmetle meşguldü.