Özel istihbarat ve sömürge çemberleri, Pakistan’ın doğduğu günden itibaren derhal tuzaklarını kurmaya başladı; bu çemberlerin kökleri, Pakistan’ın dışına uzanıyor ve oradan finanse ediliyor; eğitiliyor ve de kendileri için yönetim ve dahi işleri yürütme yolları koordine ediliyor.
Soru şu: Bu çemberler nelerdir? Kime aittirler? Ve Pakistan içindeki hedefleri nelerdir?
Cevap da şu ki bu çemberler, çoğunlukla Pakistan istihbaratı ve ordusunun kıdemli liderlerinden oluşmuştur; onların liderlikleri Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere tarafından desteklenmektedir ve de Pakistan’da ve bölgede son derece önemli hedefleri vardır; burada bu hedeflerin bazı yönlerine aşağıdaki şekilde işaret edeceğiz:
1. Pakistan’ın İslami kimliğini ve ideolojisini iptal etmek ve onu anayasa gereği seküler bir forma ve görünüme sahip bir devlete dönüştürmek.
2. Farklı güçlü bölümlerde bulunan az sayıdaki sözde şer’i yasayı, etkileri ortadan kaldırılacak şekilde değiştirip modifiye ederek etkisiz hale getirmek ve zayıflatmak.
3. Kuran-ı Kerim’e, Nebevi Sünnete ve fıkhi içtihatlara dayanan Müslüman aile sistemini, şer’i hükümlerden sınırlı bir kaçış alanı açarak ve dahi evlilik, boşanma ve diğer aile sistem yasalarının temelini Batılı felsefe ve kültürlere dönüştürerek kademeli olarak parçalamak.
4. Pakistan ekonomisinin ilerlemesi için hayati öneme sahip olan “Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru” (CPEC) projesini, başarısını engelleyecek derecede zayıflatmak.
5. Pakistanlı Müslümanların kapasitelerini ve varlığını zayıflatmak; zira Pakistan’ın kuruluşu, doğuşundan itibaren kendisine İslam dünyasında saygın bir konum kazandırmıştır; bu nedenle bu konumu düşürmek ve Pakistanlı Müslüman halkın ağırlığını zayıflatmak amaçlanmaktadır.
6. Sözde insan hakları gerekçeleriyle irtidat ve küfrü cezalandıran yasaları iptal etmek.
7. Eğlence, dans, müzik ve sözde güzel sanatlar bahanesiyle İslam medeniyet ve kültürünün etkisini azaltmak ve de çıplaklık, fuhuş ve ahlaki bozulmaya izin vermek.
8. Medya, gazeteler, sivil toplum kuruluşları ve lobiler aracılığıyla sürekli olarak fikri, dini ve kültürel kargaşa durumunu artırmak.
9. Dini okullarda, kurumlarda, geleneklerle ve dini değerlere alay ve istihza etmek ve de vurdumduymazlık kültürü yaymak.
10. Dini çevrelere farklı açılardan sürekli baskı yapmak ve onları özgürce çalışmaktan alıkoymak.
11. Pakistan’ın nükleer kapasitesini tüketmek veya mümkün olan herhangi bir yolla etkisiz hale getirmek, böylece etkisiz kalmasını sağlamak.
Yukarıda sunduklarımız, bahsettiğimiz akım ve hedeflerin sadece birkaç yönüdür. Daha da önemlisi, Pakistanlı düşünür ve aydınlar, Pakistan toplumunun onlarla yüzleşmeye hazırlanabilmesi için bu çemberlerin doğasını, alanlarını, etki derecelerini ve çalışma yöntemlerini analiz etmek üzere ortak tartışmalar yoluyla kapsamlı bir çerçeve geliştirmelidir.
Ve eğer Pakistan’daki sivil devlet kurumları, korku ve baskılar nedeniyle buna muktedir değilse o zaman özel ilmi kurumlar, dini hareketler, milli partiler ve ciddi akademik kuruluşlar, Pakistan milletini doğru yola yönlendirme ve organize etme görevini üstlenmek için öne çıkmalıdır.
Neden bu uyarıyı yapıyoruz? Ve neden bu çemberler, Pakistan için bu kadar tehlikeli kabul ediliyor?
Çünkü bu çemberlerin kurucuları, Pakistan’ın kuruluşu sırasında, o zamanın milli Müslüman liderlerinin etkisini uzaklaştırmak için derinden çalıştılar; hatta Pakistan’ın kuruluşuna katkıda bulunan bazı dini ve siyasi liderler, Pakistan adında bir devletin İslam için en tehlikeli varlık olacağı gerekçesiyle fikrin bizzat kendisine direnmişlerdi.
Ve devlet kurulduktan sonra bu kişiler, Pakistan’ın aslında gerçek bir milli savaşla İngilizlerden kurtarılmadığına, bilakis onun İngilizlerin eliyle inşa edilip kurulduğuna işaret ettiler.
Peki neden böyle oldu? Çünkü dini açıdan bağlı olan ve Pakistan’ın kuruluşuna sevinenler, fiili karar alma mekanizmalarının dışında bırakıldı; onların çığlıkları sadece “Pakistan İslam’ın kalesidir” ve “Pakistan’dan maksat nedir? La ilahe illallah” sloganları olarak yankılanırken devletteki etkin güç olan Pakistan ordusu, fiili liderliği, İngiliz generallerle birlikte ele aldı.
Ve İngiliz generaller, gelecek Pakistan ordusunun asırlar boyunca onlara sadık ve bağlı kalacağından emin olduktan sonra Pakistan’ı terk ettiler; yani, İngilizlerin kendilerinin tasarladığı mekanizmalara, askeri kurumun sadakatinin devamını garanti eden bir sistem hazırladılar.
Ve böylece İngilizler, Pakistan ordusu komutanının İngilizlerin koyduğu bir sisteme göre atanacağı şekilde bir ordu ve sistem tasarladı; yani İngilizlerin rolü ve onayı etkili olmaya devam edecekti…
Örnek ve delil olarak, Pakistan ordusu içinde yüksek pozisyonlarda görevlendirilen ve Pakistan askeri kurumunun inşa edenler olarak kabul edilen bazı İngiliz generallerin isimlerini zikredeceğim:
1. Sir Frank W. Messervy — Pakistan Ordusu’nun ilk Başkomutanı (Ağustos 1947 – Şubat 1948).
2. Sir Douglas D. Gracey — İkinci Başkomutanı (Şubat 1948 – 1951).
3. Mareşal Sir Claude Auchinleck — Bölünme döneminde Hindistan ve Pakistan’ın “Üst Düzey Komutanı” olarak görev yaptı ve o aşamadaki önemli işlerden sorumluydu.
4. Sir Robert (Rob) Lockhart — Kıdemli bir İngiliz subayıydı, bölünme ve transfer operasyonlarında etkin role sahipti ve hakkında yayınlanmış dönüşüm raporları bulunmaktadır.
5. Tümgeneral Sir Stuart Greeves — İlk yıllarda Lojistik Müsteşarı (Quarter-Master-General) ve Pakistan Ordusu danışmanı olarak görev yaptı.
6. Brigadier Francis H. B. Ingall — Pakistan Askeri Akademisi’nin (PMA) ilk geçici komutanı, akademiyi kuran önemli bir İngiliz subayı.
7. Tuğgeneral Alan Macfarlane Sloan — 1947-48’de Pakistan mühendis birliğinde görev yapan bir İngiliz subayı, 10 Temmuz 1948’de Keşmir’de öldürüldü ve Pakistanlı olmamasına rağmen ülkeye hizmet ettiği için Pakistan ona ‘şehit’ unvanı verdi.
8. Tuğgeneral G.H. Tarvar — PMA’nın ilk komutanları arasında listelenmiştir.
9. Tuğgeneral G. Pigot / Geoffrey Pigot — Daha sonra Akademi komutanlığını devraldı ve ordudaki üst düzey pozisyonlarla bağlantılı bir İngiliz subayıydı.
10. Tuğgeneral J. H. Souter — Daha sonra Akademi komutanları arasında yer aldı ve resmi listede kayıtlıdır.
11. Tuğgeneral Ronald A. G. Nicholson — Adı, 1950’lerin ilk yıllarındaki resmi onur kayıtlarında Pakistan Ordusu’na yaptığı hizmetlerle bağlantılı olarak geçmektedir.
12. Ayrıca bir dizi kısa süreli İngiliz subayı ve sözleşmelilerden bahsedilmektedir; tarihi belge ve raporlar, 1947-1951 döneminde Pakistan Ordusu’nun inşasına katkıda bulunan stratejik görevlerde yaklaşık 474-500 İngiliz subayı/sözleşmelinin görev yaptığını ortaya koymaktadır.
Ayrıca bazı dakik raporlar, daha sonraki bir zamana kadar Pakistan’ın merkezi askeri hücre ve planlarında İngiliz, Amerikan, İsrailli ve Fransız generallerin varlığına işaret etmekte ve de ordu ve hükümet kurumunun bir şekilde onların elinde kaldığını göstermektedir; ancak onları yarı gizli tutmanın nedeni, İslam dünyasında “Pakistan”ın İslami adının itibarını, yanlış anlaşılmaması veya adının lekelenmemesi için korumaktır.
















































