Giderek artan sayıdaki uluslararası istihbarat raporları, bölgesel kaynaklar ve teyit edilmiş belgeler, Afganistan İslam Emirliği’nin (İEA) Afganistan’daki DAEŞ’li Haricilere karşı kapsamlı ve hedefe yönelik operasyonlar başlatmasının ardından grubun, Pakistan’a kaçtığını ve ülkenin bazı kısımlarını kendi faaliyetleri için güvenli bir sığınak, operasyon üssü ve planlama merkezine dönüştürdüğünü gösteriyor.
Pakistan içinde, DAEŞ üyeleri sadece finanse edilmiyor, eğitilmiyor ve propaganda kaynaklarıyla desteklenmiyor; aynı zamanda onların görevleri, şiddeti, fitneyi ve istikrarsızlığı yaymak amacıyla komşu ve bölgesel ülkelere gönderilmeden önce orada planlanıyor ve koordine ediliyor. Bu durum, yakındaki devletlerin güvenliğini tehdit ediyor ve geniş bölgenin, özellikle Orta ve Güney Asya’nın istikrarını baltalıyor.
Pakistan’ın güvenlik kurumlarının DAEŞ’li Haricilerle, açık veya gizli olan işbirliği, ikiyüzlülüğe dayalı bir politikayı yansıtıyor. Uluslararası toplum bu konuyu ciddiye almaz ve Pakistan’ı sorumlu tutmazsa, ortaya çıkan istikrarsızlığın bölgedeki tüm ülkeleri etkilemesi muhtemeldir.
Burhan Zeyd’in öldürülmesi, DAEŞ’in Pakistan’daki varlığına dair açık kanıt sunuyor. El-Mirsad’ın aktardığı muteber güvenlik kaynaklarına göre, yaygın olarak Zeyd olarak bilinen Burhan, Pencap Eyaleti’nin Kasur ilçesinde kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından öldürüldü. Kendisi, grubun örgütsel ağında kilit bir rol oynuyordu, Pakistan’dan harici ağı için destek, koordinasyon ve finansman yönetimi sağlıyordu. Onun varlığı, Pakistan topraklarının, grubun gizli operasyonları için kapsamlı bir şekilde kullanıldığını teyit ediyor.
Öldürülmesinin ardından, Pakistan makamları, Burhan Zeyd ile DAEŞ’li Hariciler arasında herhangi bir bağlantı olduğunu reddetti. Ancak El-Mirsad, onu, Pakistanlı bir diğer iyi bilinen DAEŞ komutanı Ömer Baccuri’nin yanında gösteren bir fotoğraf yayınladı. Baccuri, 20 Ekim 2024’te, İEA’nın güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen bir operasyon sırasında Kunar Vilayeti’nin Menogay ilçesinde öldürüldü.
Güvenilir bir kaynaktan temin edilen fotoğraf, Pakistan’daki DAEŞ ağı içindeki bağlantıları, koordinasyonu ve ortak hedefleri açıkça gösteriyor. Bu tür kanıtlar, grubun kendi topraklarında faaliyet göstermediği yönündeki Pakistan’a ait tekrarlanan iddiaların yanlışlığını ortaya koyuyor.
Son zamanlarda, Afgan güvenlik ajansları birkaç Pakistanlı DAEŞ üyesini canlı olarak ele geçirdi. Bu tutuklular, grubun yapısı, sorumlulukları ve üsleri hakkında detaylı bilgi verdiler ve Pakistan istihbarat servisleri tarafından finanse edildiklerini, donatıldıklarını ve eğitildiklerini itiraf ettiler. Onların ifadeleri, Pakistan’ın Afganistan’da ve tüm bölgede DAEŞ’in yıkıcı faaliyetlerini desteklemeye devam ettiği kanıtını güçlendiriyor.
DAEŞ’li Hariciler, Afganistan’daki devam eden operasyonlardan ağır baskı görürken Pakistan, grubun yeniden toparlanmasına ve güç kazanmasına izin veren koşullar oluşturuyor. Uluslararası kuruluşlar, Birleşmiş Milletler, bölgesel hükümetler ve analistler, Pakistan’ın DAEŞ’in faaliyetleri, saklanma yerleri ve planlama ağları için giderek daha fazla bir merkez haline geldiğini kabul ediyor.
Uluslararası toplum, artık Pakistan’dan bu ağları tamamen dağıtmasını talep etmeli ve ülkeyi kendi çelişkili ve zararlı politikalarından dolayı sorumlu tutmalıdır. Harekete geçmemek, bölgeyi ve geniş dünyayı geri döndürülmesi imkansız olabilecek bir şiddet dalgasına sürüklenme riskiyle karşı karşıya bırakacaktır.
















































