İslami sistemin faziletleri üzerine bu seriye devam ederken, onu tüm insan yapımı alternatiflerden ayıran birkaç ek ve hayati özelliği de vurgulamalıyız:
2. Uyuşmazlık, Eksiklik ve Çelişkiden Beri Olma:
İslami sistem İlahi olarak vahyedilmiş bir düzen olarak, özünde her türlü kusur, çelişki ve tutarsızlıktan arınmıştır. Bunun nedeni, kurucusu ve kanun koyucusunun mükemmel ve mutlak varlık olan Yüce Allâh olmasıdır. Kanun koyucunun mükemmelliği, O’nun yasasının mükemmelliğini gerektirir. Sınırlı ve yanılabilir insan aklının ürünü olan insan yapımı sistemlerin aksine, İslami sistem tüm boyutlarıyla kusursuz ve tutarlıdır.
Yüce Allâh, Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurur:
“Eğer o, Allâh’tan başkası tarafından olsaydı, içinde birçok çelişki bulurlardı.”
(Nisa Suresi, 4:82)
Demokrasi, sosyalizm ve diğer insan yapımı ideolojiler, kaçınılmaz olarak çatışmaya, revizyona ve çelişkiye maruz kalan entelektüel sistemlere dayanır. Buna karşılık İslam hukuku ise İlahi vahiyden kaynaklanır ve bu nedenle mükemmel, istikrarlı ve kendi içinde tutarlıdır.
3. Saygı, İtaat ve Güven Sistemi:
Bir mümin, İslam sisteminin Allâh’tan geldiğini içselleştirdiğinde, ona itaat etmeyi bir ibadet biçimi olarak görür ve ona muhalefetin de İlahi hoşnutsuzluğa yol açtığını bilir. İslam; Allâh’ın kanunları, Kuran ve Sünnetle yöneten otorite sahiplerine itaat etme zorunluluğuna (Ulu’l-Emr) büyük önem verir ve onlara isyan etmeyi yasaklar.
Yüce Allâh, Kuran’da şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Allâh’a itaat edin, Rasûl’e ve sizden olan ulu’l emre itaat edin.”
(Nisa Suresi, 4:59)
Bu ayeti yorumlayan seçkin âlim Dr. Abdulkerîm, Makasidu’l Kur’ân min Teşri’l Ahkâm adlı eserinde şöyle der:
“Bu ayet, Müslümanlar arasında -Kuran ve Sünnetle hükmeden- yönetici konumundaki kişilere, yani otorite sahiplerine itaat etme zorunluluğuna işaret eder. Aynı şekilde, Rasûlullâh’a (sav) itaati emreden tüm ayetler -Kuran ve Sünnetle hükmeden- Müslüman toplumunun önderi olarak bu görevi yerine getirir.”
Muhammed (sav), Buhari’nin naklettiği bir hadiste bunu vurgulamıştır:
“Üstünüze bir köle bile tayin edilse, dinleyin ve itaat edin.”
(Sahih-i Buhari)
İlahi emir altındaki otoriteye duyulan bu köklü saygı, İslam toplumunda güveni, düzeni ve birliği besler.
4. Esaret ve Baskıdan Kurtuluşun Yolu:
İslami sistem, tüm insan yapımı ideolojilerden üstün olmakla kalmaz, aynı zamanda kurtuluşa giden gerçek yoldur. İnsanlığı, Allâh’ın İlahi otoritesi altına sokarak, insan yapımı otoritenin zincirlerinden kurtarır. Deneye değil, vahye dayanan bir sistemdir. İnsan spekülasyonuna değil, İlahi emre dayanır.
Yüce Allâh şöyle buyurur:
“Cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanan bir toplum için hükmü Allâh’tan daha güzel olan kimdir?”
(Maide Suresi, 5:50)
Sosyalizm ve demokrasi gibi seküler ideolojiler, insan görüşünü yasamanın nihai kaynağı olarak yüceltir ve insanı hukukun ve yönetimin ekseni haline getirir. İslam ise yasamanın yalnızca Allâh’a ait olduğunu savunur. İnsanlık ancak İlahi hukukla çeşitli entelektüel, sosyal ve siyasi boyunduruk biçimlerinden kurtulup gerçek özgürlüğü bulur.
Sonuç olarak İslami sistem, her türlü cahiliye yönetimine eksiksiz ve adil bir alternatif olarak karşımıza çıkar. Hem bu dünyada hem de ahirette başarıyı garantileyen güvenilir ve dengeli bir yaşam biçimi sunar. Buna karşılık, insan yapımı sistemler adaletsizlik, ayrımcılık ve yolsuzlukla doludur. İlahi hikmet ve merhamete dayanan İslami sistem ise gerçek adalete ve kalıcı kurtuluşa giden tek yoldur.