İslami Nizamın Üstünlüğü Bölüm 5

Ahmed Raşid Zerka

 

Akide Temelli Bir Düzen Olarak İslami Nizam

İslam, insanların kalplerine ve vicdanlarına hükmeden itikadi ve ruhani bir sistemdir. Bu, İslami düzenin belirleyici özelliğidir. Bir Müslüman zahiren bir suç işleme imkanına sahip olsa ve bir hakim veya yöneticiden ceza korkusu hissetmese bile, iman ve inanç onu kötülükten alıkoyar.

Buna karşılık, insan aklı ve arzuları üzerine kurulu beşeri sistemler, yasaları, yalnızca maddi güç, hapis, cezalar ve polislik gibi dış araçlarla uygulayabilir. Bu dış kontrol ortadan kalktığında, çoğu insan yasayı çiğner. İslam ise yasalarının uygulanması için zorlama veya baskı değil, bir iman taahhüdü arar.

Bu gerçek, İslam öncesi Araplar arasında yaygın ve hatta prestijli bir uygulama olan içkinin yasaklanmasıyla açıkça gösterilmiştir. Şu ayet indiğinde:

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Kuran 5:90)

Peygamber’in (s.a.v.) Sahabeleri derhal şaraplarını döktüler, bardaklarını parçaladılar ve meyhanelerini yıktılar. Hiçbir ceza uygulanmadı, hiçbir yaptırım yürürlüğe konulmadı ve hiçbir güvenlik gücü gönderilmedi. Dönüşüm, güç uygulanarak değil, yalnızca iman gücüyle gerçekleşti.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Sizden birinizin istekleri, getirdiğime tamamen uymadıkça gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (İmam el-Begavi, Şerhu’s-Sünne)

Böylece, İslam nizamı, insan kalbine hükmeden bir sistemdir. İman, yasalarının uygulanmasının temelini oluşturur. Beşeri sistemler güç ortadan kalktığında çökerken, İslami düzen kalıcıdır çünkü iman üzerine inşa edilmiştir ve bu, yasa, hapis veya cezadan daha güçlü ve kalıcı bir insan davranışı kontrolü sağlar.

İslam Sistemi Kapsamlı Bir Hayat Nizamıdır
İslam, insan hayatının her yönünü kapsayan tam, kapsamlı ve ilahi bir sistemdir. İnanç, ahlak, ibadet, sosyal ilişkiler, siyaset, ekonomi, adalet, cezalar ve hukuk meselelerini ele alır.

Allahu Teala şöyle buyurur:
“Biz, Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (Kuran 6:38)

Ve başka bir ayette:
“Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kitab’ı indirdik.” (Kuran 16:89)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) benzer şekilde şöyle buyurur:
“Size, kendisine sımsıkı sarıldığınız takdirde benden sonra asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım: Allah’ın Kitabı ve benim sünnetim.” (İmam Mâlik, el-Muvatta)

İslam, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve de kader ve kazaya imanı içeren imanın temel esaslarını ortaya koyar. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:
“İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe… inanmaktır.” (Sahih-i Müslim)

Aynı zamanda İslam, asil karakter ve ahlaki davranışa vurgu yapar. Takipçilerini doğruluğa, dürüstlüğe, bağışlamaya, sabra ve tevazuya çağırır; yalan söylemeyi, kibiri, zulmü ve gıybeti yasaklar. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (İmam Malik, el-Muvatta)

Esasen İslam, hayatın bir boyutuyla sınırlı değildir; aksine, itikadı, ibadeti, ahlakı ve insan etkileşimini bütünleştiren bütüncül ve ilahi bir çerçevedir. İlahi vahiy tarafından yönlendirilen İslam, her zaman, mekan ve topluluk için çözümler sunar. İslam’ı insanlık için tek ilahi kurtuluş sistemi yapan işte bu kuşatıcı doğasıdır.

Exit mobile version