Afganistan İslam Emirliği, dış politika yolculuğunun yeni bir aşamasında, sadece bölgesel diplomatik havayı açmakla sınırlı olmayan temeller atmakla kalmayıp aynı zamanda geniş bölgesel ve uluslararası etkileşim ufuklarının, arzulanan ekonomik kalkınmanın ve Afganistan’ın meşruiyetinin tanınmasının da önünü açtı.
Bu olgun politika, liderliğin derin bir bilincini ve dengeli bir yönetim tarzını yansıtmakta ve açık çatışma yerine yapıcı etkileşime dayalı bir yaklaşım temelini oluşturmaktadır; bu da Emirliğe, izole döngüsünden çıkmak ve dünyayla etkili ve verimli bir ilişkiler ağı inşa etmek için değerli bir fırsat sağlamıştır.
Son aylarda, İslam Emirliği’nin bir dizi ülkeyle diplomatik ilişkileri genişlemiştir; Afgan misyonları, uluslararası çevreden dışlanmış bir devlet değil aktif, bağımsız ve egemen bir devleti temsil ederek diplomatik faaliyetlerini yürütmeye devam etmektedir.
Bazı başkentlerin elçiliklerini Kabil’de yeniden açmaları ve bunun eşlik ettiği, Afgan vatandaşlarına vize ve konsolosluk hizmetlerinde belirgin kolaylıklar, İslam Emirliği’nin dış politikasının etkinliğinin arttığını yansıtan göstergelerdir ve toplumun Kabil’deki yönetime olan güveninin somut meyveleri olarak sayılmaktadır.
Diplomatik başarının en belirgin tezahürlerinden biri de yabancı yatırımları cezbetmedeki başarısıdır. Emirlik, yatırımcılar için güvenli ve istikrarlı bir ortam sağlamayı başarmış, ekonomik projelerde şeffaflık ve adaleti garanti eden bir mevzuat sistemi benimseyerek güveni pekiştirmiştir; Çin, Rusya, Katar ve Türkiye’den yatırımcılar, Afgan pazarına, özellikle enerji, altyapı, tarım ve doğal kaynakların işletilmesi sektörlerine artan bir ilgi göstermişlerdir.
Ticari alana gelince, Kabil, ihracat için sürdürülebilir pazarlar bulmayı başarmıştır.
Kuru meyveler, çam fıstığı, geleneksel halılar ve tıbbi bitkiler gibi Afgan ürünleri, günümüzde Orta Asya, Çin, Hindistan ve Körfez ülkelerinin pazarlarına ihraç edilmekte, bu da ulusal ekonominin çarklarını canlandırmaya ve nüfusun yaşam standartlarını iyileştirmeye doğrudan katkı sağlamaktadır.
Emirliğin bölgesel ve uluslararası platformlardaki diplomatik etkin varlığı, son derece önemli olumlu bir dönüşüm sayılmaktadır; son “Moskova Formu” toplantısı bunun parlak bir örneğidir; Dışişleri Bakanı Mevlevi Emir Han Mutaki’nin resmi olarak katıldığı bu toplantıda, Emirliğin bölgesel barış ve ekonomik kalkınma alanlarında işbirliğine hazır olduğu teyit edilmiştir.
Hindistan hükümetinin davetiyle Hindistan’a yapılan resmi ziyaret de diplomatik açılım sürecinde nitelikli bir adımı temsil etmiştir; Afgan heyeti, üst düzey resmi bir karşılama ile ağırlanmış, iki ülke arasında ekonomik, ticari ve tıbbi ilişkilerin güçlendirilmesi ve lojistik koridorların genişletilmesi üzerinde mutabakata varılmıştır. Bu ziyaret, bazı bölgesel güçlerin Afganistan’ı uluslararası sahnenin dışında tutmaya çalıştığı bir zamanda gerçekleşmiş, ancak Emirlik, gerçekçi ve dengeli bir politika ile dengeleri tersine çevirmeyi başarmıştır.
İslam Emirliği’nin yeni dış politikasının dayandığı ilke, “etkileşimden kaynaklanan tanınma”dır; bu, dini ve milli kimliği korumakla, dünyaya dengeli ve karşılıklı saygı ruhu içinde ölçülü açılmayı birleştiren bir yaklaşımdır.
Artık açıktır ki bugünün Afganistan’ı izole bir devlet değil, bölgesel ve uluslararası işbirliğinde istikrarı ve kalkınmayı pekiştirmeye ve de daha fazla denge ve bağımsızlıkla nitelenen bir geleceğe doğru sakin ancak kararlı adımlarla ilerleyen güçlü ve kendinden emin bir devletin yeni imajını inşa etmeye çalışan temel bir ortaktır.