IŞİD’in İkiyüzlülüğü: Aşırılık ve Vahşetin İlk Elden Tanıklığı 4.Bölüm

Usama Humam

#image_title

Önceki bölümde Alman uyruklu Ebu Katade kod adlı bir IŞİD militanının röportajını aktarmıştık ve IŞİD’le ilgili bazı görüşlerini paylaşmıştık. Gazeteci-Yazar Jürgen Todenhöfer, Ebu Katade ile iletişimi sırasında IŞİD’in koşullarını birinci elden dinlemek ve görmek için Suriye’ye gitmeye karar vermişti.

Todenhöfer bu seyahatinde; IŞİD liderliğinden Türkiye’de kontrolleri altındaki bölgelere serbestçe seyahat etmesini sağlayacak bir güvenlik garantisi almıştı. Bölgeye vardığında ise sansürsüz raporlar hazırlamayı amaçlayarak on günlük bir gezi için Ebu Katade ve diğer birkaç üyeye katılmıştı.

Gezi sırasında Todenhöfer, kendisine sert uyarılarda bulunan, hayatını tehdit eden ve hareketlerini kısıtlayan birkaç IŞİD militanıyla karşılaştı. Onların gözetimi olmadan serbestçe dolaşmasına izin verilmedi. Ayrıca çektiği tüm fotoğraflar ve röportajlar incelendi ve bazı içerikler (görüntüler ve bir röportaj dahil) silindi. Silinenler, IŞİD’in acımasız gerçeklerini ortaya çıkaran materyallerdi.

Tekfirci inançlara sahip olan Ebu Katade, Taliban hakkında olumsuz bir algıya sahipti. Sadece Molla Muhammed Ömer Mücahid hakkında asılsız iddialarda bulunmakla kalmıyordu, aynı zamanda onu İslami ilkelerden sapmakla da suçluyordu. Nitekim bu tür ifadeler, tüm savaşlarını cihad hareketlerini ve diğer tüm meşru İslami çabaları reddeden IŞİD aşırılıkçılarının ideolojisiyle örtüşüyordu. Bu düşünce yapısı, yalnızca kendilerini doğru olarak gördükleri kışkırtmalarının aşırı doğasını vurguluyordu.

Ebu Katade gruptan ayrılan tüm eski IŞİD üyelerinin mürted olduğuna ve tövbe etmedikleri takdirde idam edileceklerine inanıyordu.

IŞİD aşırılıkçıları hala kendi safları veya ideolojileri dışındaki Müslümanları tekfir ediyor, onları mürted olarak etiketliyor ve ölüme mahkûm ediyor. Gruptan ayrılanları da mürted olarak görüyorlar.

IŞİD ayrıca doğruyu yanlıştan ayırt edecek olgunluğa sahip olmayan genç erkekleri de militan olarak bünyesine dahil ediyor.

Yolculuğun dördüncü gününde Todenhöfer, Ebu Katade ve arkadaşlarıyla Musul’a gitmişti. Yol boyunca IŞİD’e bağlı bir gazeteci olan Ebu Lut ona savaşlar ve IŞİD militanlarıyla ilgili hikayeler anlatıyordu. IŞİD’e katılan ve Özgür Suriye Ordusu’na karşı bir çatışmada hayatını kaybeden 16 yaşındaki bir Alman militandan da bahsetti.

Bu genç militan, IŞİD saflarındaki çocuk askerlere dair sadece bir örnek. Bu tür genç militanların varlığı IŞİD’in bünyesinde oldukça yaygın.

Ebu Lut ayrıca diğer IŞİD üyeleri hakkında da bilgiler veriyordu. Bir zamanlar Almanya’nın milli gençlik futbol takımının bir parçası olan Burak isimli bir Alman militandan ve babası ABD ordusunda görev yapmış Teksaslı bir Amerikalı militandan bahsetti. İşin en ilginç yanı ise İsrail pasaportuna sahip bazı Arap İsraillilerin bile IŞİD için savaştığını belirtmesiydi.

Musul’un ele geçirilmesini tartışırken, Ebu Lut operasyonun titizlikle planlandığını ifade etti. “Musul’da çok sayıda intihar saldırısı gerçekleştirdik, halkta bir huzursuzluk hissi uyandırdık. Hatta Kuran okuma toplantılarına intihar bombacısı bireyler gönderdik” diyordu.

Todenhöfer’in 6 Aralık 2014’te başlayan on günlük yolculuğu “Terörün Kalbine Yolculuğum” kitabında anlatılıyor. IŞİD’in fitnesinin gerçekliği hakkındaki temel ifşalar burada dört bölümde özetlendi. Gerçekte ise IŞİD, tam bir tasvire meydan okuyan, kitaplarla anlatılabilecek olandan çok daha korkunç ve yozlaşmış bir örgüttür.

Exit mobile version