1. Tekfirde Aşırılık ve Sorumsuz Eylemler:
İnsanların her biri kişisel ve sosyal deneyimlerinin yanı sıra ideolojik ve maddi inançları tarafından şekillendirilen çok çeşitli düşüncelere ve endişelere sahiptir. Bazıları inançlarını miras alırken, diğerleri bunları çeşitli etkilerle zamanla edinir ve sonunda belirli inançları benimser ve bunlara sıkı sıkıya bağlı kalır.
Ancak gerçekten doğru ve inanmaya değer olanı ayırt etmek karmaşık ve hassas bir iştir. Dikkatli bir yargılama eksikliği yanlış yönlendirmeye, hatta kişinin çöküşüne dahi yol açabilirken, aydınlanmış bir yol seçmek bireyi güçlendirebilir. Bu nedenle dikkatli bir şekilde ilerlemek, seçimlerimizi eleştirel bir şekilde analiz etmek ve ilerleme yerine yıkıma neden olan yollardan kaçınmak esastır.
Daha kritik olanı ise başkalarını yargılama sorumluluğudur. Yargıç rolünü üstlendiğimizde, insanları kendi ideolojik merceğimizden değerlendirip onların inançları hakkında hükümler verdiğimizde, önemli bir sorumluluk da yüklenmiş oluruz. Bu yaklaşım en ufak bir yanlışta insanlara karşı haksız şüpheler beslememize ve ciddi zararlara yol açabilecek yanlış yönlendirilmiş yargılara neden olabilir.
Başkalarının inançlarını değerlendirmek basit bir iş değildir. Derin bilgi, uzmanlık ve kesinlik gerektirir; bunlar yalnızca gerçekten nitelikli olanların sahip olduğu özelliklerdir. Yine de bazı kişiler, başkalarının inançlarını incelemeye, en ufak bir kusuru bile hemen ifşa etmeye ve sert hükümler vererek kendileri dahil herkesin hayatını zorlaştırmaya çalışırlar.
IŞİD, tekfirde aşırılık doktrinine sıkı sıkıya bağlı kalarak böylesi aşırı bir yaklaşıma iyi bir örnektir. Öyle ki kendi ideolojilerine katılmayan herkesi kâfir ilan ederler. Kendilerini hakkın tek yolcusu olarak görürler ve diğer herkesi sapkın kabul ederler. Onların dünya görüşüne göre, yalnızca onlar başarıyı, refahı ve İlahi ödülü hak ederken, kendi ideolojilerinden ufak bir farklılık bile hata ve sapmanın açık kanıtı olarak kabul edilir.
Sadece kendilerinin doğru olduklarını iddia eder ve başkalarının bağımsız düşünce, seçim ve yargı özgürlüğünü reddederler. Onların doktrinlerine göre, yalnızca onlar gerçeği ayırt etme ve neyin doğru olduğunu belirleme yeteneğine sahiptir, diğerleri ise anlama veya bilinçli kararlar alma yeteneğinden yoksundur.
Bir sonraki bölümde onların sahip olduğu “sorumsuz eylem” kavramını inceleyecek ve sahip oldukları bu özelliği farklı boyutlardan ayrıntılı olarak ele alacağız.