IŞİD, küresel cihad hareketlerine karşı yanlış ve aşırı bir tutum sergiliyor ve bunların çoğunu sapkın ve inanmayanların destekçileri olarak kategorize ediyor. Bu örgüt İslam Emirliği, El-Kaide ve El-Kaide’nin kolları olan Şebab Hareketi, Ensaru’ş Şeria, JNIM, ayrıca Hamas, Ensaru’l İslam ve Tehrik-i Taliban Pakistan gibi gruplarla çatışmalarını ve mücahidleri katletmeyi aşırı inançlarına dayanarak haklı görüyor.
Şimdi IŞİD haricilerinin Mücahidlerle çatışmalarını aklamak için kullandıkları iddiaları özetleyeceğiz:
1. İslam Emirliğine Karşı Pozisyon
IŞİD; İslam Emirliği’ni kendi yaptığı gibi küresel bir halifelik bayrağı altında vahşet ve tekfir ideolojisine uymak yerine Afganistan’da ulusal bir hükümet kurmaya odaklanmakla ve Müslüman olmayan ülkelerle ilişkiler kurmakla suçluyor. Bu nedenle, Emirliğe karşı savaşmayı bir görev ve sorumluluk olarak görüyor.
Ancak İslam Emirliği, kuruluşundan itibaren yolsuzluk ve kötü niyete karşı içtenlikle mücadele etti, ulusun parçalanmasını engelledi, ülkede tiranlığı ve baskıyı ortadan kaldırdı, güvenliği sağladı ve kapsamlı bir İslami devlet kurdu. Ardından işgale karşı yirmi yıl direniş gösterdi ve Afganistan’da İslami sistemi yeniden kurarak bir kez daha istikrar sağladı.
2. El-Kaide’ye Karşı Pozisyon
IŞİD, kendi örgütünün tek meşru grup ve İslam halifeliği olduğunu düşünüyor ve tüm Müslümanların ona bağlılık yemini etmekle yükümlü olduğunu ileri sürüyor. El-Kaide’yi bir halifelik kurmanın temel hedefinden sapmış olarak algılıyor ve onu yalnızca sınırlı bölgelerde faaliyet gösterdiği ve kendi tekfir zihniyetine uymadığı için suçluyor.
Ayrıca IŞİD, El-Kaide’nin yaklaşımını “yumuşak” görerek eleştiriyor. El-Kaide, saldırılar düzenlemeden önce bölgelerdeki Müslüman halkın desteğini almaya odaklanırken, IŞİD -zaten halkı tekfir ettiği için- kamuoyunun onay ve desteğine bakmaksızın şiddete ve fiziksel çatışmaya odaklanılmasını talep ediyor.
El-Kaide, Müslümanları küresel cihad hususunda bilinçlendirmekte ve İslami bölgeleri İslami olmayan düşmanlara karşı savunmada önemli bir hareket olduğunu kanıtlamıştır.
3. Zamanında Suriye El-Kaidesi’nin eski kolu olan Nusret Cephesi’ne Muhalefeti
Aslen El-Kaide’nin bir kolu olan Nusret Cephesi, Suriye’deki yerel gruplar ve topluluklarla işbirliği yapmayı tercih ediyor ve yerel halkın desteğine değer vererek Suriye çatışmasını meşru bir yerel cihad olarak görüyordu.
Nusret Cephesi, mücahidlerin çabaları aracılığıyla Suriye halkının ve diğer İslami grupların desteğini almaya çalıştı ve IŞİD’in küresel halifeliğini bir istihbarat projesi olarak algıladı. Buna karşılık IŞİD kamuoyunu hiçe saydı ve bunun yerine saldırganlığa ve radikalizme odaklandı. Sonuç olarak IŞİD, Nusret Cephesi’ni daha hoşgörülü bir yaklaşım benimsediği ve kendisine biat etmediği için kınadı ve onlarla mücadeleyi meşru bir cihad olarak gördü. Halbuki Nusret Cephesi’ndeki mücahidler kurtuluş mücadelesi ve İslami bir yönetim kurulması için birçok cihad hareketinden çok daha büyük çabalar göstermişti.