Yönetim yalnızca bireyler ve bölgeler üzerinde otorite ve güç kullanımı değildir; aynı zamanda etki ve popülerlik anlamına da gelir. IŞİD yalnızca Afgan halkı üzerinde otorite kurma veya yönetme kapasitesinden yoksun olmakla kalmıyor, aynı zamanda onların güvenini veya desteğini kazanmaktan da mahrum bulunuyor.
Daha önce IŞİD’in Suriye’deki vahşetlerinden bazılarını ele aldık. Şimdi de onların Afganistan’daki vahşi eylemlerini ve barbarlığını anlatacağız.
Nangarhar’daki IŞİD Vahşeti:
IŞİD, 2015 yılında Nangarhar’da bir yapılanma kurdu. Kültürü ve eğitimiyle ünlü bir şehir olan Nangarhar, zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir. Ancak bölgeye istenmeyen varışlarının ardından IŞİD, Nangarhar’ın çeşitli ilçelerinde ve köylerinde vahşi uygulamalara başladı. Mücahidlere doğrudan karşı çıktılar ve sivillere karşı vahşi katliamlar başlattılar.
IŞİD özellikle Nangarhar’da önde gelen din alimlerini hedef aldı ve şehid etti. Kurbanlar arasında Çaparhar ilçesinin Lalmay bölgesinden seçkin bir alim olan Mevlevi Faruk ve aynı ilçenin Kendibağ bölgesinden iki saygın alim olan Mevlevi Abdurrahmân ve Mevlevi Hizbullah da yer aldı. Ayrıca Rudat ilçesinin Ahun köyünden bir vaiz ve alim olan Mevlevi Abdussamed’i de kaçırıp katlettiler.
İlk ortaya çıkışlarında 23 sivilin evini ateşe verdiler. Önce evleri yaktılar, sonra çocuklara karşı vahşi eylemlerde bulundular, yaşlıları ve genç erkekleri infaz ettiler. Sık sık kadınları ve çocukları alıkoyup onları iğrenç faaliyetleri için kullandılar veya vahşice katlettiler.
Sadece Açin ilçesinde, Cumhuriyet yönetimi sırasında ilçe valisi tarafından bildirildiğine göre IŞİD, 600 sivili infaz etti. Bu rakam medyada da yayınlanmıştı. Vali, IŞİD’in Açin’de sivilleri, kadınları ve çocukları tutuklayıp, onları öldürmeden önce dayanılmaz işkencelere tabi tuttukları üç büyük gözaltı merkezi kurduğunu açıklamıştı. Tutsaklar arasında 130 seçkin din alimi, kabile büyüğü ve diğer önemli şahsiyetler de vardı.
IŞİD Açin bölgesinde masum genç kızları kaçırıp, onları militanlarıyla zorla evlendirmişti. Tüm bu olaylar, IŞİD zulmünün sadece yüzeysel bir anlatımını teşkil ediyor. IŞİD, Açin ve Çaparhar bölgeleri haricinde Paçiragam bölgesinde de katliamlar düzenlemiş ve çok sayıda hanenin yıkılmasına neden olmuştu. Nangarhar’daki Açin, Çaparhar, Paçiragam, Tora Bora, Haska Meyna, Şinvar ve Kot bölgeleri, IŞİD vahşetine tanıklık etmişti.
IŞİD, 2016 yılında Nangarhar’ın Kot bölgesinde bir kabile toplantısına saldırı düzenlemiş ve çok sayıda sivilin ölümüne neden olmuştu. 2017’de Nazyan bölgesindeki bir halk meclisinde de başka bir saldırı gerçekleştirmiş ve çok daha fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu. 2019’da Haska Meyna bölgesinde ise bir camiyi bombalamış ve birçok sivili şehid etmişti.
IŞİD, Nangarhar’da ABD güçlerinin ve Cumhuriyet yönetiminin açık desteğiyle faaliyet göstermekteydi. İslam Emirliği’nin cesur Mücahidleri ise ABD ve onun kuklası olan laik rejimle mücadele ederken aynı zamanda yorulmadan IŞİD ile de mücadele etti. Onların habis varlıklarını önemli ölçüde azalttı ve nihayetinde tarihi, akademik ve kültürel önemi olan bu saygın şehri (Nangarhar’ı) IŞİD’in pençesinden kurtardı. Bu anlatılar, IŞİD’in Nangarhar’daki vahşetinin sadece bir kısmı. Sonraki bölümlerde Allâh’ın izniyle IŞİD’in Afganistan’ın diğer bölgelerinde işlediği vahşetleri derinlemesine ele alacağız.