IŞİD, aldatıcı vaatler ve propagandalarla Suriye’deki cihad gruplarının gerçek İslam’dan uzaklaştığını ilan ederek sayısız cahil Müslümanı kana susamış saflarına çekmişti. Onlara karşı çeşitli asılsız söylentiler yaydılar, samimi mücahidler hakkında şüphe uyandırdılar, hepsi de İslam’a ve Müslümanlara karşı kendi terör ve vahşet saltanatlarını sürdürmek içindi.
Ocak 2014’te DEAŞ, Batılı ve Doğulu efendileriyle bir anlaşma yaptı ve Suriyeli mücahidlerin kontrolü altında olan Rakka şehrini ele geçirdi ve böylece orada da bir zulüm ve vahşet tarihi yazdı.
Rakka, Fırat Nehri kıyılarında yer alan, kuzeydoğu Suriye’de merkezi bir şehir olup, 220.488 nüfusuyla ülkenin altıncı büyük şehriydi ve sakinlerinin çoğunluğu da Sünni idi.
Rakka’nın kontrolünü ele geçiren DEAŞ, burayı başkent ilan etti ve bir baskı ve terör fırtınası başlattı. Ajanları, mücahidleri destekleyenleri meydanlarda ve sokaklarda alenen infaz etti ve evlere baskın düzenledi. Suriye halkı onların tiranlığından bıktı ve evlerini yas sardı.
Rakka’nın işgali, IŞİD’in ihanetini ve İslam’a karşı gerçek düşmanlığını açığa çıkardı. Sanki kâfirlere ait bir şehri fethetmişler gibi Suriye Müslümanlarını katletmekten zevk aldılar.
Rakka üzerindeki kontrolleri, ABD destekli YPG militanlarının Rakka şehrini ele geçirmeyi planladığı ve mücahidlere defalarca saldırmaya çalıştığı ancak başaramadığı bir zamana denk geldi. Ancak DEAŞ’ın Rakka’yı ele geçirmesi, YPG’ye mücahidlere karşı saldırı düzenleme konusunda güven vermiş ve mücahidlere karşı yeni bir cephe açmıştı.