Müslümanların Yerinden Edilmesi:
Önceki bölümlerde IŞİD tarafından İslam şehirlerinin yıkılmasını kapsamlı bir şekilde ele aldık. Ancak yıkımları yalnızca binaların tahribatıyla sınırlı değildi, aynı zamanda Müslümanların kitlesel olarak yerinden edilmesine ve zorunlu göçe yol açarak, çok kapsamlı sonuçları olan bir insani krize de neden olmuştu.
IŞİD’in Irak ve Suriye’deki varlığı, büyük bir göçün yolunu açtı. Mevcut verilere göre, sadece 2014 yılına kadar, Suriye’de yaklaşık 7,6 milyon ve Irak’ta 3,3 milyon kişi devam eden çatışmalar nedeniyle vatanlarından ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu kitlesel göç sadece aileleri yerinden etmekle kalmadı, aynı zamanda tüm toplulukların sosyal ve kültürel yapısını da bozdu.
Müslümanların özellikle Avrupa ülkelerine göçü, IŞİD’in Batılı efendilerine sunduğu en önemli hizmetlerden biri olarak kabul ediliyor. Nitekim bu göç, aslında kötü bir tuzaktan ibaretti; bu yüzden birçok Müslüman, hristiyan misyonerlerin ve diğer sapkın dini etkilerin aldatmacasına kurban gitti.
Evanjelistler ve propagandacılar mültecilerin içinde bulundukları zor durumdan yararlanarak, yerinden edilmiş Müslümanları inançlarından koparmak ve onlara çarpıtılmış bir hristiyanlık versiyonunu kabul ettirmek için mümkün olan her yolu denediler. Biz de makalemizin bu bölümünde, Müslümanların yerinden edilmesinin yol açtığı derin zararları ve Batı ülkelerine göç etmelerinin korkunç sonuçlarını inceleyeceğiz.
1. İnancın Zayıflaması ve Kültürel Dönüşüm:
Birçok mülteci, dini değerlerin zayıf olduğu, marjinal ülkelere göç etti. Sonuç olarak da önemli sayıda kişi Batı kültüründen etkilenerek inançlarından ve İslami yaşayışlarından yavaş yavaş uzaklaştı.
2. Ahlaki ve Sosyal Sorunlar:
Özellikle genç nesil için sınırsız ve aşırı özgürlüğü teşvik eden toplumlarda yaşamak, yaygın ahlaki yozlaşmaya, kimlik kaybına ve ahlaksızlığın yayılmasına yol açtı. Bu ortamlarda güçlü etik çerçevelerin olmaması bu zorlukları daha da kötüleştirdi.
3. Psikolojik Mücadeleler ve Kimlik Krizi:
Müslüman göçmenler için, özellikle onların çocukları ve gençler için, İslami olmayan toplumlardaki yaşam, derin bir kimlik krizine neden oldu. Aileden gelen İslami kültürleri ile uyum sağlamak zorunda kaldıkları yabancı çevre arasında kalan birçoğu, asimilasyon baskılarıyla kültürel ve dini miraslarını uzlaştırmak için mücadele etti.
4. Ekonomik ve Sosyal Zorluklar:
Birçok mülteci, istikrarlı bir iş ve güvenli geçim kaynakları bulmak için mücadele ederek ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bazı durumlarda, bu zorluklar bireyleri gayri meşru işlere zorladı veya onları hükümet yardımına bağımlı hale getirdi ve bu da onları yeni toplumlarında daha da dışladı.
5. Gelecek Nesiller Üzerindeki Etki:
Müslümanların maruz kaldığı bu zorunlu göç nedeniyle çocuklar dini değerlerini, ana dillerini ve kültürel kimliklerini hızla kaybettiler. Sonuç olarak İslam’la bağları da zayıfladı.
Bu şekilde IŞİD Haricileri İslam şehirlerini yok ederek sadece milyonlarca Müslümanı yerinden etmekle kalmadı, onların Batı ülkelerine göç etmelerine de neden oldu. Bu göç de onları dünyevi ve manevi zorluklarla dolu bir yola soktu; nihai sonucu hem bu dünyanın hem de ahiretin yıkımı olan bir yola…