Heyet Tahrir’uş Şam’ın (HTŞ) Suriye’deki zaferi, Orta Doğu’daki durumu değiştirme ve uluslararası tutumları etkileme açısından ciddi bir öneme sahiptir. HTŞ, Beşar Esed rejimine karşı çıkan ve baskıcı yönetimini devirip adil bir sistem kurmayı amaçlayan silahlı grupların bir koalisyonu olarak tanınmaktadır. Buna karşılık IŞİD, yalnızca Esed rejimiyle mücadele etmekle kalmayıp aynı zamanda bölgedeki etkisini genişletmek için İslamcı grupları hedef alarak da kendini farklılaştırmaktadır.
Suriye’de HTŞ’ye ek olarak, YPG de önemli ölçüde toprak üzerinde kontrol sahibiyken, IŞİD sınırlı alanlarda etkisini sürdürmektedir. Bu grupların her ikisi de HTŞ için engel teşkil edebilir. Bazı ülkelerin vekil gruplar aracılığıyla hareket ederek, HTŞ’ye karşı koordineli askeri eylemler başlatmak için yabancı müttefiklerle işbirliği yapması da mümkündür.
YPG IŞİD kadar önemli bir tehdit oluşturmayabilir ve çatışmadan ziyade müzakerelere meyilli olabilir. Ancak IŞİD’in vekalet savaşlarına katılımının uzun bir geçmişi vardır. Bu paralı kukla militan grubu, özellikle Orta Doğu’da olmak üzere çeşitli bölgelerde İslami grupları ve belirli devletleri sindirmek için askeri bir baskı aracı olarak kullanılmıştır. Dahası, IŞİD liderliği Orta Doğu’da kalmaya devam ediyor ve Suriye de dahil olmak üzere bölge üzerinde nüfuz kurma çabalarını sürdürüyor.
Suriye’nin stratejik konumu nedeniyle ülke, Orta Doğu’da ABD ve müttefiklerinin ilerlemelerini izlemeyi amaçlayan İran, Rusya ve diğer ülkeler için büyük önem taşıyor. Ancak Rusya’nın Ukrayna çatışmasına dahil olması, Orta Doğu’ya odaklanmasında olası bir düşüş anlamına geliyor ve HTŞ’nin istikrar sağlamasının önünü açıyor. Öte yandan İran, bölge içinde tehdit oluşturmaya devam edebilir.
Şu anda Filistin çatışmasına karışmış olan Siyonist rejim, Orta Doğu’daki İslami grupların gelişmelerini yakından izliyor. Tarafsız bir duruş sergilemedi, Esed’in devrilen rejiminden kalan askeri teçhizatın Hamas ve bölgedeki diğer cihad gruplarını desteklemek için kullanılabileceğinden endişeliydi ve bu da İsrail için potansiyel bir tehdit oluşturuyordu. Özellikle bu gruplar, Siyonist rejime karşı birleşirse İsrail için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturabilir.
Suriye’nin Orta Doğu’daki önemli rolü göz önüne alındığında, HTŞ yönetiminin tam hakimiyeti ve sürekliliği, Haçlıların stratejik hedefleriyle doğrudan çelişmektedir. Yine de HTŞ, Şeriatı uygulayarak, halk desteğini koruyarak, misilleme önlemlerinden kaçınarak, genel af uygulayarak ve uluslararası politikada tarafsız kalarak istikrarlı ve merkezi bir hükümet kurabilir. Bu tür eylemler bölgede sürdürülebilir istikrara ve ilerlemeye yol açabilir.