İslam Ülkelerini Dış Yardıma Bağımlılığa Zorlamak:
Son yıllarda İslam dünyası sürekli savaşlar ve krizlerle boğuşuyor; sadece Müslüman ulusların güvenliğini ve istikrarını ortadan kaldırmakla kalmayan, aynı zamanda Batı’ya ekonomik, politik ve askeri boyunduruk altına girmenin de temellerini atan yıkıcı çatışmalarla yüzleşiyor. Bu çatışmalar İslam ülkelerinin özerkliğini aşındırıp onları giderek daha fazla dış desteğe bağımlı hale getiriyor.
Bu yıkıma en tehlikeli ve belirgin katkıda bulunanlardan biri de Haricilerin grubu olan IŞİD’dir. Dışarıdan İslam Ümmeti’nden olduğunu iddia etse de, gerçekte Batılı güçler tarafından İslam dünyasındaki yıkımı körüklemek için kullanılan hesaplanmış bir silah işlevi görmektedir. Irak, Suriye ve ötesindeki yükselişiyle Müslüman dünyasını enkaza dönüştürecek kadar büyük ve acımasız bir vahşet kampanyası başlatmıştır.
Bu dönemde grup, elektrik şebekeleri, su temin sistemleri, hastaneler, okullar, camiler ve yeri doldurulamaz tarihi yerler de dahil olmak üzere temel altyapıyı kasıtlı olarak hedef almıştır. Bu yıkımın ölçeği ve hassasiyeti tesadüfi değildir; sistematik ve İslam ülkelerini diz çöktürmek için düzenlenmiştir.
Bu yaygın yıkım, birçok İslam ülkesini kendilerini idame ettiremez hale getirmiştir. İçsel dayanıklılıklarından yoksun bırakılan bu ülkeler, nihayetinde Batılı ülkelerden ve uluslararası kurumlardan yardım istemek zorunda kalmış, bu yardımlar da her zaman siyasi koşullara, ekonomik baskıya ve çoğu zaman cezalandırıcı yaptırımlara bağlı olmuştur.
Bu yıkım fiziksel yıkımın ötesine uzanmış ve derin psikolojik sonuçları olmuştur. Bir zamanlar bağımsızlık, adalet ve İslam yönetimini arzulayan halklar ve toplumlar artık tarihsel olarak kendilerine karşı hizalanmış güçlerden yiyecek, sağlık hizmeti ve mali yardım dilenmek zorunda kalmışlardır. Hayatta kalmak için egemenliklerini uzun süredir baltalayan varlıklara bağımlı hale gelmişlerdir.
Bu yıkımın ardından kimi İslam ülkeleri, IMF ve Dünya Bankası gibi küresel kuruluşlardan çok miktarda kredi almak zorunda kalmıştır. Bu kuruluşlar tarihsel olarak sömürgeci hedeflerle daima uyumlu olmuştur ve sert, egemenlik aşındıran koşullar dayatmalarıyla bilinmişlerdir.
Batıya Bağımlılığın Tehlikeli Sonuçları:
Batının yardımlarına bağımlılık, Müslüman dünyası için korkunç ve uzun süreli sonuçlar doğurmuştur. Bu tür yardımlar genellikle insani kaygı kisvesi altında sunulsa da, gerçekte siyasi etkiyi genişletmek, yabancı kültürel değerleri dayatmak ve İslam hükümetlerinin karar alma bağımsızlıklarını ellerinden almak için bir araç işlevi görmektedir.
Bu dışarıdan yönlendirilen “yardım” modeli, Müslüman toplumların karşılaştığı temel sorunları çözmede başarısız olmuş, aksine onları daha da derin bir ekonomik bağımlılığa, yapısal yoksulluğa ve sürekli istikrarsızlığa sürüklemiştir. Bu bağımlılığın bazı temel olumsuz sonuçları şunlardır:
1. Siyasi Bağımsızlığın Kaybı:
Dış yardıma bağımlı hükümetler, kendi halklarının iradesine göre veya özgürce hareket edemeyerek, iç ve dış politikalarını Batılı güçlerin çıkarlarına uyumlu hale getirmeye zorlanırlar.
2. Dini ve Kültürel Kimliğin Aşınması:
Dış bağımlılık, ideolojik ve kültürel sızmaya kapı açar ve İslam toplumlarını dini ve kültürel temellerini zayıflatan, çarpıtan veya doğrudan çelişen değerlere maruz bırakır.
3. Yolsuzluğun ve Kukla Rejimlerin Genişlemesi:
Dış güçlere yaslanan devletler genellikle kendi halklarından uzaklaşırlar. Halklarını temsil etmek yerine, yabancı patronların direktiflerini uygularlar ve yaygın yolsuzluğa ve gayri meşru bir yönetime yol açarlar.
4. Bağımsızlık Ruhunun Söndürülmesi:
Bağımlı bir toplum, bağımlı bir zihniyete neden olur. Genç nesil, bağımsızlık ve öz güvene doğru ilerlemek yerine, pasif tüketiciler ve yozlaşmış yabancı kültürlerin taklitçileri haline gelir.
Sonuç:
Tüm bunlara neden olan etkenlerden biri olan IŞİD İslam’ı temsil etmemektedir. Bu grup bir proje, İslam dünyasını içeriden zayıflatmak için kullanılan sahte bir cepheden ibarettir. Müslüman ulusların yıkımı, savaşların kışkırtılması ve daha derin yabancı müdahalelerin kolaylaştırılması için kullanılan IŞİD, İslam Ümmetini parçalayıp, küresel güçlerin elinde acımasız bir araç olarak hizmet etmiştir. Müslüman dünyasının bu tehdidi gerçekte olduğu gibi tanıması ve İslami ilkelere dayanan birlik, dayanıklılık ve öz yeterlilik için çabalaması zorunludur.