Yaşamın gereklilikleri, ruhsal problemler ve ekonomik krizler, bireyleri ciddi şekilde ahlak ve yasadışı eylemlere iten faktörlerdir. Kaynak ve fırsatların yokluğunda, hayatta kalmak neredeyse imkansız hale gelir. Kişinin gerçekleri kavrama ve doğru eylem yollarına uyma kapasitesi psikolojik, ekonomik ve entelektüel istikrarıyla da bağlantılıdır. Ancak yaşamın zorlukları onları alt ettiğinde, bireyler gerçekleri göz ardı edebilir ve hedeflerine ulaşmak için yasadışı her türlü yola başvurabilirler.
Bu dalgalanmalar yaşamın içsel bir parçasıdır. Ancak insan zaaflarını istismar eden, umutsuzluklarından yararlanan ve onları etik olmayan eylemlere zorlayan durum, kişi ya da örgütler de vardır. IŞİD insanlıktan, şefkatten veya empatiden yoksun böyle bir örgütün en iyi örneğidir.
Tacikistan ekonominin, eğitimin, dini özgürlüklerin ve insan hakları önceliklerinin geri kaldığı dünyanın en istikrarsız, yoksul ve güvensiz ülkelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ülkede yoksulluk, işsizlik ve siyasi ve ekonomik krizler endişe verici seviyelere ulaşmıştır.
Yatırımcı eksikliği, örgütlü bir hükümet yapısı yoksunluğu ve ülkelerindeki iş adamları ile hükümet yetkilileri arasındaki yolsuzluk ağı nedeniyle önemli sayıda Tacik vatandaşı Avrupa ülkelerinde el emeğiyle çalışmaya başlamıştır. Bu eksiklikler, çok sayıda Tacik vatandaşını para karşılığında IŞİD’e katılmaya da yöneltmiştir. Nitekim IŞİD, katılımları karşılığında Taciklere mali teşvikler sunmaktadır.
IŞİD’in Horasan kolu ağırlıklı olarak Tacik uyruklulardan oluşmaktadır. The New York Times’ın bir raporunda, Horasan kolunun üyelerinin neredeyse yarısının Tacik olduğu vurgulanmaktadır. 2014’ten 2019’a kadar 2000’den fazla Tacik Suriye ve Irak’ta IŞİD’e katılmıştır. Tacikler Moskova, Afganistan ve diğer komşu ülkelerdeki IŞİD saldırılarıyla sürekli olarak ilişkilendirilmiştir. Yakalanan bireyler, çaresizliğin onları IŞİD’in kazançlı mali teşviklerini kabul etmeye ve saflarına katılmaya ittiğini kabul ve itiraf etmektedir.
Tacikistan’ın en üst düzey idari kurumları yolsuzluğa derinlemesine yerleşmiştir. Rüşvet, hırsızlık ve zimmete para geçirme, ülkenin giderek kötüleşmesinin nedeni olan tanımlayıcı özellikleri haline gelmiştir. Ülke liderleri, vatandaşları için iş fırsatları oluşturmak ve yoksulluğu azaltmak yerine kişisel servet birikimine odaklanmaktadır.
Tacik uyrukluları yalnızca yoksulluk IŞİD’e yöneltmiyor. Sistemsel baskı ve dini kısıtlamalar da genç bireyleri örgüte katılmaya teşvik etmede önemli bir rol oynuyor. IŞİD, bu gençleri dini özgürlük, güçlü bir İslami ideoloji ve küresel bir halifelik vaat ederek cezbetmektedir. Genç, etkilenebilir bireyler de kolayca kandırılıp örgütün saflarına katılıyor.
Yoksulluk, baskı ve dini kısıtlamaların ötesinde, diktatörlük de Tacikleri IŞİD’e yönlendiren bir diğer önemli faktördür. 1992’den 1997’ye kadar Tacikistan, İslami kurtuluş hareketine karşı savaş vermiştir. Hareket, çatışmayı sonlandırsa da 2015’te yasadışı ilan edilmiş ve liderleri tutuklanmış veya öldürülmüştür. Tacikistan’ın şu anki başkanı İmamali Rahman, 1994’ten beri iktidarda ve süresiz olarak başkan olarak kalmayı planlamaktadır.
Sonuç olarak, sağlam bir ideolojik çerçevenin yokluğu, IŞİD gibi aşırılıkçı grupların çöküşüne katkıda bulunan önemli bir faktör olarak hizmet etmekedir. Tacikistan kökenli olanlar da dahil olmak üzere üyelerinin çoğu, önemli bir inanç sisteminden ziyade finansal kazanç, statü veya diğer kişisel teşvikler için bu örgüte dahil olmaktadır. Ancak bu içsel zayıflık, bu tür grupları düşüşe doğru yönlendirmeye de devam edecektir.